Dr. Ecz. Ahmet Alper ÖZTÜRK yazdı…
Yazın sıcaklığını hissettiğimiz bu aylarda yazıma yön veren şey hepimizi ilgilendiren ve önemli bir konu olan güneş ve güneş ürünleri. Güneşten koruyucu ürün tanımını şu şekilde yapmak mümkün; topikal olarak uygulanan, deriyi UV radyasyonunun zararlı etkilerinden korumak amacıyla tasarlanan, deriyi örtücü özellik gösteren, sağlıklı ve hızlı bronzlaşmayı sağlayan ürünler. Deri kanserleri ve diğer deri hastalıklarında güneş ışınlarının önemi farkedildikten sonra sonra günümüzde güneşten korunmak popüler bir konu haline gelmiştir. İlk 10 yaş içerisinde alınan UV ışınlarının başta maling melanom olmak üzere deri kanserlerinin tohumlarının erkenden atılmasına neden olduğunun fark edilmesiyle, korunmanın çocukluk çağlarından başlatılması, çok daha önemli hale gelmiştir. Güneş ışınlarının sebep olacağı hepimizi ilgilendiren en önemli konulardan bir diğeri ise erken deri yaşlanması…
Nedir Bu Güneşten Koruyucu Madde ve Ürünlerin Tarihçesi?
Şimdi ki anlayış çok farklı olsa da 20. yüzyılın ortalarına dek kuzey yarım kürede açık ten; çekicilik ve güzelliğin en önemli unsuru sayılırdı. Aristokrat sınıf kıyafetleri ile güneş ışınlarına karşı korunmaya çalışırken bronzlaşmış ten ise emekçi sınıfın göstergesi olarak kabul edilirdi. Daha sonraları bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler ile birlikte batı toplumlarının bu fikirlerinde değişim gözlenmeye başlamıştı Evet artık bronz ten yavaş yavaş popülerleşip daha cazipti. Tüm görüşler artık farklı bir noktada toplanmıştı. Bronzluk sağlık ve refah simgesi oldu ve batı toplumlarında güneşlenip bronz tene sahip olma fikri herkes tarafından kabul görmeye başladı.
1920’li yıllarda Fransa’da kurulan Coco Channel moda evi kadınlar için yeni bir anlayış getirmiş ve ‘Channel Look’ konsepti ile daha özgür ve daha konforlu yaşam tarzına sahip kadın imajını yaratmıştır. Kozmetik alandaki bu devrim ile altın-kahverengi bronz ten; sosyal prestij, başarı, çekicilik, güzellik ve sağlığın göstergesi olmuştu.
Modern güneşten koruyucu madde ve ürünlerin öyküsü asıl II. Dünya savaşı yıllarında başlamaktadır. Tropikal ülkelerde savaşan Amerikan askerlerinin güneş yanığından korunması için bu dönemde çeşitli maddeler denenerek ayrıntılı araştırmalar yapılmıştır.
Bu şekilde hayatımıza giren güneş ürünleri, yerini genişletmeye devam etmektedir.
Hangi Güneş Işınları Cildimize Zarar veriyor?…
Yeryüzünden dünyamıza gelen güneş ışınları farklı türlerdedir. Atmosfer tabakasından geçmeyen Ultraviyole C (UVC) ve atmosfer katmanından geçen Ultraviyole A (UVA) ve Ultraviyole B (UVB) dediğimiz iki farklı dalga boyunda ışın mevcuttur. UVA dalga boyu daha yüksek olduğu için tüm mevsimler boyunca hem yazın hem kışın derimizin derin katmanlarına kadar ilerleyebilir. UVB dediğimiz güneş ışığı özellikle yaz mevsiminde, ışığın yeryüzüne dik geldiği mevsimlerde derimizin daha üst katmanlarına tutunmaktadır. UVA ve UVB dalga boyunun her ikisi de cildimiz için zararlıdır. UVA hem kışın hem yazın bulunan bir enerji sağlar, UVB ise daha çok yazın kendisini gösterir. UVB asıl güneş yanığına sebep olan bir dalga boyudur. UVA aging dediğimiz yaşlanmadan sorumlu bir enerji kaynağıdır. Hem UVA hem UVB’nin cilt kanserine neden olduğu bilinmektedir. UVB eskiden çok daha bariz bilinen bir ajanken, UVA’nın da hem kış hem de yaz maruziyeti nedeniyle ciddi biçimde kanser ve yaşlanmaya sebep olduğu bilinmektedir.
Ozon tabakasının inceldiğini ve yer yer açıldığını hepimiz duyuyoruz. Peki UVC ışınları yer yüzüne ulaşmaya başladı mı ve cildimize nasıl etkisi olacak soruları şu anda güneş ile ilgilenen kozmetik araştırmacılarının gözde konusu…
Nedir bu SPF?
Bu bölümde kaç faktör güneşten koruyucunun cildimiz için doğru olduğundan önce her yerde duyduğumuz ‘Sun Protection Factor (SPF)’ Türkçe anlamıyla ‘Güneşten Koruma Faktörü (GKF)’nün önemi ve ne olduğunu açıklayarak başlamanın doğru olduğunu düşünüyorum.
Güneşten koruyucu ürünlerin etkinliğini ölçen yöntemler Almanya, Avusturya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi bilim ve teknolojide ileri olan ülkeler tarafından geliştirilmiştir. Şimdi SPF/GFK nedir ona bakalım.
Deride eritemin görülebilmesi için güneş altında kalınan en kısa sürede alınan UV radyasyonu dozu ‘Minimum Eritemal Doz (MED)’ olarak tanımlanır. MED, başka bir deyişle, sınırları kesin hatlarla belli deri kızarıklığına neden olan UV radyosyonu miktarıdır. Peki nedir bu MED ile SPF/GFK arasındaki ilişki? Güneşten koruyucu bir ürünün SPF/GKF değerini saptayabilmek için yapay UV lambalar ile deride eritemin oluşması için gerekli MED değerleri kullanılır ve Ürünün SPF/GKF değeri Güneşten koruyucu ürün uygulanmış derideki MED değerinin, güneşten koruyucu ürün uygulanmamış derideki MED değerine bölünmesiyle elde edilir.
Kaç faktör güneş kremi kullanmalıyım?
Günümüzde güneşten koruyucu ürünlerin etkinliği ‘SPF/GKF’ ile ifade edilmektedir. Her güneşten koruyucu ürünün etiketinde farkettiğimiz en önemli uyarı tüketicinin ürün seçimine yardımcı olan SPF/GFK değeridir. Derinin tipine göre optimum SPF/GFK değerine sahip ürün kullanımı, güneşten koruyucu ürün seçiminde en önemli unsurdur. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), deri tipine göre en uygun korumaya sahip SPF/GKF değerinin sınıflamasını başarılı bir şekilde yapmıştır ve tüm dünya ülkeleri bu sınıflamaya uymaktadır.
Güneş koruyucu ürün seçerken SPF/GFK değerleri bizim için önemlidir. 30 koruma faktörü benim için yeterli midir yoksa 50 faktör mü kullanmalıyım ya da 100 koruma faktörlü güneş koruyucu mu kullansam gibi sorular aklımıza takılan sorulardan bazıları. Unutmamalıyız ki 15 koruma faktörlü bir güneşten koruyucu ürün bile bizi %90 oranında koruyacaktır. Ancak burada bilmemiz gereken tek şey güneşten koruyucu ürünün SPF/GFK değeri arttıkça korunma süreside artmaktadır.
Peki ideal güneşten koruyucu ürün nasıl olmalı?
Tüketicilerin yanıtlarına göre firmaların ortak noktada buluştuğu ve güneşten koruyucu ürünlerin sahip olması gereken özellikler hem bilimsel literatüre girmiş hem de firmaların ana hedefi olmuştur. Bunları şu şekilde sıralamak mümkün; Hem UVA hem de UVB radyasyonuna etkili olmalıdır, nem ve ter ile yapısı bozulmamalı tüketicide rahatsızlık hissi vermemelidir, kozmetik açıdan çekici olmalıdır, deriden emilmemeli ve sistematik etki oluşturmamalıdır, toksik etki göstermemelidir, dermatolojik olarak zararsız olmalı ve hassasiyet problemlerine yol açmamalıdır. Kullanıcı tarafından iyi tolore edilmeli ve güzel kokulu olmalıdır ve en önemlisi yaz aylarında daha çok kullandığımız bu ürünlerin suya uzun süreli dayanıklı olmasıdır.
Bronzlaşmak için illa güneşlenmeli miyim?
Bu sorunun cevabı hayır. Son yıllarda bilim ve teknolojinin ilerlemesiyle yapay bronzlaştırıcı ürünler dikkatleri üzerine çekmektedir. Bu ürün gurubu, güneş ışınlarına maruz kalmadan ya da solaryuma girmeden deriye geçici renk veren maddeler içermektedir. Bu maddeler arasında en fazla kullanılanı ise hepimizin bildiği gibi ‘dihidroksiaseton’. Daha önceleri sadece krem formunda olan bu ürünler artık karşımıza banyo preparatlarında, vücut şampuanı gibi ürünlerde kendiliğinden bronzlaştırıcı ürün olarak karşımızda.
Yazımın sonun gelirken güneşten koruyucu ürün seçiminde kesinlikle bu konuda uzman eczacı ve dermatologlara danışılması ve uygun ürün seçiminin en optimum etkinliği gösterdiğini söylemek istiyorum. Hadi yaz geldi kumsallara, ama sakın güneş banyosu sonrası cildi serinleten, nemlendiren ve rahatlatan güneş sonrası ürünleri kullanmayı unutmayın…
İyi Tatiller 🙂
Kaynakça:
[1] Aydemir EH (2009) Sunscreens. Turkderm-Archives of the Turkish Dermatology and Venerology.1: 7-11.
[2] Üner M (2016) Yüze ve Vücuda Uygulanan Dermakozmetik/Kozmesötik Madde ve Ürünler. ‘Dermakozmetik Kozmesötik Madde ve Ürünler’ içinde (Editör: Y. Yazan). Kozmetik Araştırmacıları Derneği Yayını 3, Nobel Tıp Kitapevleri, İstanbul, 77-91.
[3] Özer Ö (2010) Güneş Ürünleri. ‘Kozmetik Bilimi’ içinde (Editör: Y. Yazan). Kozmetik Araştırmacıları Derneği Yayını 2, Nobel Tıp Kitapevleri, İstanbul, 148-157.