İlaç endüstrisi, ülkelerin sağlık sektörlerinde önemli bir yere sahip olduğu için sektörün geleceği ve yatırımları büyük önem taşır. Çeşitli kuruluşlar her yıl raporlar yayınlayarak sektörün geleceği hakkında farkındalık oluşturur. Bu yıl İlaç Firmaları Derneği (AIFD) ve Avrupa İlaç Endüstrileri ve Birlikleri Federasyonu (EFPIA) sponsorluğunda IQVIA tarafından önemli bir rapor yayınlandı. Yayınlanan rapor, Türkiye’nin ilaç sektörüne dair kapsamlı bir analiz sunmaktadır. Rapor, sektördeki güncel durumu, trendleri ve önemli faktörleri ele almaktadır. Bu yazıda, bu raporun önemli bölümlerinin özetini ve geleceğe dönük farkındalık yaratan bilgileri vermeye çalışacağım. Rapor bana göre çok kapsamlı ve bu sektörde çalışan yöneticilerin mutlaka değerlendirmesi gereken önemli bilgileri içeriyor. Dünya Sağlık Örgütü ve OECD gibi kuruluşlar, ülkelerin sağlık sistemlerini etkin bir şekilde değerlendirmek ve geliştirmek amacıyla bu göstergeleri kullanmaktadır. Ülkemizde de firmalar bu verileri kullanarak sektöre daha çok katkı sağlayabilirler.
Türkiye’nin sağlık harcamaları, diğer ülkelerle kıyaslandığında düşük seviyelerde seyretmektedir. Örneğin, kişi başına düşen cari sağlık harcaması açısından 2022’de ABD’de 12.555 dolar iken, Türkiye’de bu rakam 1.827 dolara düşmektedir. Türkiye’nin sağlık harcamalarının GSYH içindeki payı da OECD ülkeleri ortalamasının oldukça altında kalmakta ve 2022’de %4,3 olarak gerçekleşmektedir. Bu durum, Türkiye’nin sağlık hizmetlerine ayırdığı kaynakların yetersiz olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Türkiye’nin sağlık harcamalarının büyük bir kısmı kamu tarafından karşılanmaktadır ve bu oran %76,3’tür. Bu durum, Türkiye’nin sağlık harcamalarının finansmanında kamu harcamalarının ağırlıklı olduğunu göstermektedir.
İlaç harcamaları açısından da durum benzerdir. Türkiye’nin kişi başına düşen ilaç satışı rakamları oldukça düşüktür ve 2022’de 91 dolarla OECD ülkeleri arasında en düşük seviyededir. Türkiye’deki ilaç satışlarının GSYH içindeki payı da %0,9’dur ki bu da OECD ortalamasının oldukça altındadır. Bu durum, Türkiye’nin ilaç harcamalarının düşük olduğunu ve sağlık hizmetlerine erişimde bazı zorluklar yaşandığını göstermektedir.
Sağlık hizmeti altyapısı açısından Türkiye, hastane ve hasta yatak kapasitesi bakımından gelişmekte olan ülkeler arasında yer almaktadır. Ancak, 1000 kişi başına düşen yatak sayısı OECD ortalamasının altındadır ve bu da sağlık hizmetlerine erişimde bazı kısıtlamalar yaşanabileceğini göstermektedir. Öte yandan, Türkiye’nin ortalama yaşam süresi son 40 yılda önemli ölçüde artmış olup 78,6 yıla ulaşmıştır. Ancak, yenidoğan ölüm oranı hala OECD ortalamasının üzerindedir ve bu da sağlık sektöründe iyileştirme gerektiğini göstermektedir.
Türkiye’nin sağlık sektörü bazı alanlarda gelişme göstermiş olsa da, hala önemli zorluklarla karşı karşıyadır. Sağlık harcamaları düşük seviyelerde seyretmekte ve sağlık hizmeti altyapısı diğer gelişmiş ülkelere kıyasla daha zayıftır. Ancak, son yıllarda yapılan reformlar ve sağlık politikalarındaki iyileştirmelerle birlikte Türkiye’nin sağlık sektöründeki performansının artması beklenmektedir. Bu süreçte, kamu ve özel sektörün iş birliği, sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmak ve erişilebilirliğini genişletmek açısından kritik öneme sahiptir.
Küresel ilaç pazarı, son 5 yılda %6,9’luk bir yıllık bileşik büyüme oranıyla genişlemiş ve 2022’de %7,8’lik bir büyüme ile 1.448 milyar dolarlık satış hacmine ulaşmıştır. En büyük ilaç pazarı ABD olup, 2022’de 643,1 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğüne sahiptir. ABD’yi Çin izlemekte ve bu ülkelerin yanı sıra Vietnam, Arjantin, BAE ve Rusya gibi ülkeler önceki yıla göre büyüme göstermiştir. Ancak, Japonya %13,7 küçülme kaydetmiştir.
Türkiye, 7,7 milyar dolarlık ilaç pazarı büyüklüğü ile 22. sırada yer alırken, 2022’de yerel para birimine göre %78,1 büyüme göstermiş ancak dolar bazında %4,8 daralmıştır. Küresel ilaç pazarında yer alan ilk 50 şirketin Türkiye’deki pazar payı %47’dir, bu da gelişmekte olan ülkelerdeki paylarla benzerlik göstermektedir.
Patent korumalı ilaçlar, ilaç şirketlerinin mülkiyet haklarını koruyarak rekabet avantajı sağladığı ürünlerdir. Türkiye’de, toplam ilaç pazarının %15’i patent korumalı ürünlerden oluşmaktadır. Bu oran, gelişmiş ülkelerin yanı sıra Bulgaristan, Polonya ve Yunanistan gibi ülkelerin gerisinde kalmaktadır. Patent korumalı ürünlerin satış değerinin büyük bir kısmı onkoloji ve sindirim sistemi/metabolizma alanındaki tedavilerden gelmektedir.
Bu verilere dayanarak, küresel ilaç pazarının genel olarak büyümeye devam ettiği ancak bazı pazarların daraldığı görülmektedir. Türkiye’nin ilaç pazarı büyüklüğünde yer almasına rağmen, dolar bazında daralma yaşaması dikkat çekicidir. Türkiye’nin ilaç sektöründeki patent korumalı ürünlerdeki payının düşük olması, yerli araştırma-geliştirme faaliyetlerine ve inovasyona daha fazla odaklanılması gerektiğini göstermektedir.
Biyoteknolojik ilaçlar, rekombinant DNA teknolojisiyle elde edilen kompleks moleküllerdir. Türkiye’de 2022’de satılan 124 referans biyoteknolojik ilaç ve 28 biyobenzer ilaç bulunmaktadır.
Türkiye ilaç pazarında biyoteknolojik ilaçların payı %16,6 iken, bu oran OECD ülkelerinde %35,8 ve AB üyesi ülkelerde %29,9’dur. ABD, Almanya ve Fransa gibi ülkelerde biyoteknolojik ilaç satışları yüksek seviyededir. Türkiye’de 2022’de yaklaşık 1,1 milyar dolarlık referans biyoteknolojik ve 64,3 milyon dolarlık biyobenzer ilaç satışı gerçekleşmiştir.
Biyobenzer ilaçların toplam biyoteknolojik pazar içindeki payı incelendiğinde, Birleşik Krallık, İtalya ve İspanya gibi ülkelerde biyobenzer ürünlerin penetrasyonunun diğer ülkelere göre daha yüksek olduğu görülmektedir.
Türkiye’nin biyoteknolojik ilaç pazarındaki payı, gelişmiş ülkelere göre daha düşüktür. Bu durum, Türkiye’nin biyoteknolojik ilaç geliştirme ve üretiminde daha fazla yatırım yapması gerektiğini göstermektedir. Biyoteknolojik ilaçların, hastalıkların tedavisinde önemli bir rol oynaması ve pazarın büyüme potansiyeli göz önüne alındığında, Türkiye’nin bu alanda stratejik adımlar atması önemlidir.
Küresel ilaç sektöründe stratejik ortaklık, birleşme ve satın almalar, sektörün dinamiklerini önemli ölçüde etkilemektedir. İlaç şirketleri genellikle portföylerini genişletmek, Ar-Ge faaliyetlerini güçlendirmek veya yeni pazarlara giriş yapmak amacıyla bu tür hamlelerde bulunmaktadır. Özellikle son dönemde, büyük ilaç şirketlerinin, yenilikçi ilaç geliştirme odaklı küçük biyoteknoloji firmalarını satın alarak portföylerini ve Ar-Ge yetkinliklerini güçlendirdiği görülmektedir.
Son 20 yılda küresel ilaç sektöründe gerçekleşen en büyük birleşme ve satın almalar incelendiğinde, onkoloji ve immünoloji alanlarında yenilikçi tedaviler geliştiren Celgene’in, 2019’da ABD merkezli ilaç şirketi Bristol-Myers Squibb tarafından 80,3 milyar dolara satın alınması dikkat çekmektedir. Türkiye ilaç sektöründe ise, son 20 yılda gerçekleşen en büyük birleşme ve satın alma, 2012’de Mustafa Nevzat İlaç’ın ABD merkezli ilaç şirketi Amgen tarafından 669 milyon dolara satın alınmasıdır. Bu anlaşma, Türkiye ilaç sektörü tarihindeki en yüksek değerli anlaşma olarak kaydedilmiştir. Daha sonra Gensenta İlaç olarak adını değiştiren Mustafa Nevzat İlaç, 2022 yılında 135 milyon dolarlık satın alma ile Eczacıbaşı grubuna dahil olmuştur.
Bu birleşme ve satın almaların, sektördeki büyük şirketlerin portföylerini genişletme ve Ar-Ge kapasitelerini artırma stratejilerinin bir parçası olduğu görülmektedir. Özellikle onkoloji ve immünoloji gibi yenilikçi tedavi alanlarında faaliyet gösteren firmaların, pazar paylarını artırmak ve rekabet güçlerini korumak için bu tür adımları attığı söylenebilir.
Türkiye, sağlık altyapısının gelişmesi, tanı ve tedavi imkanlarının artması, sağlık bilincinin yükselmesi, göç ve hızlı nüfus artışı gibi faktörlerle ilaç sektörü için önemli bir pazar konumundadır.
Türkiye’nin ilaç pazarı performansı, Almanya, Birleşik Krallık, Polonya ve Bulgaristan gibi ülkelerle karşılaştırılarak incelenmektedir. Türkiye ilaç pazarı büyüklüğü, 2022 yılında 7,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam, Yunanistan ve Portekiz gibi ülkelerin önünde yer alırken, Almanya ve Fransa gibi nüfus açısından daha benzer ülkelerin gerisinde kalmaktadır. 2020-2022 döneminde ilaç pazarında kutu satışlarında %7,9’luk bir büyüme görülmüş, ancak dolar bazında pazar daralmıştır. Türkiye’deki bu daralmanın nedenleri arasında Türk lirasının hızlı değer kaybı ve ilaç fiyatlandırmasında kullanılan sabit ilaç kurunun düşük kalması etkilidir.
Türkiye ilaç pazarının büyümesinde fiyat artışının önemli bir etkisi bulunmaktadır. 2022 yılında gözlenen 121,6 milyar TL’lik büyümenin %86,5’i fiyat artışlarından kaynaklanmıştır. Mevcut ürünlerin kutu satışlarındaki artış da büyümeye katkı sağlamış, ancak yeni ürün ve paketlerin katkısı düşük kalmıştır. Ayrıca, pazardaki ürün bileşiminin daha düşük birim fiyatlı ürünlere kayması da pazar büyümesini olumsuz etkilemiştir.
Türkiye’deki ilaç fiyatları, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşük seviyededir. 2022 yılında Türkiye’de ortalama kutu fiyatı 2,6 dolar iken, Birleşik Krallık’ta bu rakam 16,9 dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu durumun nedenleri arasında referans fiyat sistemi, sabit avro kuru uygulaması ve yüksek maliyetli yenilikçi tedavilerin pazara geç erişimi sayılabilir.
Türkiye’de ilaç fiyatlarının belirlenmesinde kullanılan sabit ilaç kurunun güncellenmesi, özellikle döviz kurlarındaki hızlı değişimler nedeniyle önem arz etmektedir. Son dönemde sabit ilaç kuru, güncel kura göre oldukça düşük kalmıştır, bu da ithal ilaçların tedarikinde sorunlar yaratabilir ve yenilikçi ilaçların Türkiye’ye girişini olumsuz etkileyebilir.
Türkiye ilaç pazarında yerli ve ithal ilaç dağılımı 2022 yılında Türkiye ilaç pazarının kutu bazında %86’sını yerli üretilen ilaçlar oluştururken, değer bazında bu oranın %47’de kaldığı görülmektedir. Yerli üretim kutu satışları, 2022’de önceki yıla göre %12 büyüyerek 2,4 milyar kutuya ulaşmıştır. Değer bazında bakıldığında ise, yerli üretilen ilaçlar son yıl %69 büyüme göstererek 57,1 milyar TL satış hacmine ulaşmıştır.
Türkiye’nin ilaç endüstrisi, uluslararası standartlara uygun üretim imkanlarına sahiptir. 1984 yılından beri GMP kurallarıyla ilaçların kalite standartlarına uygun olarak üretim ve kontrolü sağlanmaktadır. Ülke, referans ve eşdeğer ilaç üretiminin yanı sıra belirli ilaçların etken madde üretimini de gerçekleştirmektedir. Ancak, ilaç ham maddelerinin %80’den fazlası ithal edilmektedir.
Türkiye’de 70 adet yerli üretilebilen etken madde bulunmaktadır, ancak bu sayının günümüzde daha düşük olduğu düşünülmektedir. İlaç üretiminde, ileri teknoloji gerektiren veya ülkede az miktarda tüketilen ilaçlar Türkiye’de üretilememektedir.
Türkiye’nin ilaç sektörü üretim performansı oldukça güçlüdür. 2022 yılında “Temel Eczacılık Ürünlerinin ve Eczacılığa İlişkin Malzemelerin İmalatı” sektörünün üretim değeri 99 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, ilaç sanayi üretim endeksi 2022’de 178,2 olarak kaydedilmiştir. Kapasite kullanımı ise %77,9 seviyesinde artış göstermiştir.
Türkiye’de ilaç pazarında satılan yerli üretim ilaçların büyük bir kısmı referans ilaçlardan gelmektedir. Biyobenzer ilaçlar da Türkiye’de hızla artan bir trende sahiptir ve bu alanda yeni yatırımlar devam etmektedir.
TÜİK verilerine göre, 2022 yılında Temel Eczacılık Ürünlerinin ve Eczacılığa İlişkin Malzemelerin İmalatı sektöründe 717 girişim bulunmaktadır ve bu sektörde çalışan kişi sayısı 47.511’dir. Ayrıca, Türkiye’de TİTCK tarafından onaylanmış 109 ilaç ve radyofarmasötik üretim tesisi bulunmaktadır.
İstanbul Sanayi Odası’nın verilerine göre, Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında 7 ilaç firması bulunmaktadır. Bu firmalar şunlardır: Abdi İbrahim, Koçak Farma, Deva Holding, Nobel, World Medicine, Atabay ve Polifarma. Ayrıca, araştırmacı ilaç firmalarının 2022’de toplam kutu üretimi 781 milyon kutu ve dolar bazında 624 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye’de ilaç pazarında satılan yerli üretim ilaçların büyük bir kısmı referans ilaçlardan gelmektedir. Biyobenzer ilaçlar da Türkiye’de hızla artan bir trende sahiptir ve bu alanda yeni yatırımlar devam etmektedir.
Türkiye’nin ilaç endüstrisi, uluslararası arenada güçlü bir konumda değil. Küresel ilaç ihracatında Almanya, İsviçre ve ABD gibi ülkeler önde gelirken Türkiye 26. sıradadır. İlaç ithalatında ise ABD, Almanya ve Belçika gibi ülkeler önde gelmektedir. Türkiye’nin ilaç sektöründe ithalat ve ihracat performansı yıllar içinde değişmektedir. 2022’de Türkiye’nin ilaç ihracatı 1,9 milyar dolar, ithalatı ise 4,96 milyar dolar olmuştur. Türkiye’nin ihracatında Güney Kore öne çıkmaktadır, ithalatında ise Almanya lider konumdadır.
Türkiye’nin Ar-Ge harcamaları GSYH içinde düşük seviyededir. İlaç endüstrisinde Ar-Ge faaliyetleri genellikle büyük şirketler ve biyoteknoloji firmaları tarafından yürütülmektedir. Türkiye’de 42 Ar-Ge merkezi bulunmaktadır, ancak Ar-Ge harcamalarının toplamına oranı OECD ve AB ortalamalarının altındadır.
Yayınlanan raporda aşağıdaki konular üzerinde durulmuş, ancak çevresel sürdürülebilirlik konusu raporda yer almamıştır. İlaç endüstrisinin, otomotiv endüstrisinden bile daha fazla karbon emisyonu ürettiğini hatırlatarak, çevresel sürdürülebilirlik konusunun da bir sonraki raporlamada ele alınması önemlidir. Bu, sektörel farkındalık açısından büyük önem taşımaktadır.
Aşağıdaki konular, firmaların önemle üzerinde durması gereken konular olarak değerlendirilmelidir:
Yerli Üretim ve İnovasyona Odaklanma: Türkiye’nin ilaç pazarında yerli üretim ve inovasyonun önemi giderek artmaktadır. Firmalar, yerli araştırma-geliştirme faaliyetlerine daha fazla yatırım yapmalı ve yeni, yenilikçi ürünler geliştirmeye odaklanmalıdır.
Biyoteknolojik İlaçlar ve Biyobenzerlerde Yatırım: Biyoteknolojik ilaçlar, gelecekte ilaç sektörünün önemli bir parçası olacak gibi görünmektedir. Firmalar, biyoteknolojik ilaçlar ve biyobenzerler gibi yenilikçi alanlara yatırım yaparak pazar paylarını artırabilirler.
İthal İlaç Ham Maddesi Bağımlılığını Azaltma: Türkiye’nin ilaç endüstrisi, ithal ilaç ham maddelerine bağımlılığını azaltmalı ve yerli üretimi artırmak için stratejiler geliştirmelidir.
Ar-Ge Faaliyetlerine Yatırım: Ar-Ge faaliyetleri, ilaç sektöründe rekabetçi kalabilmek için önemlidir. Firmalar, Ar-Ge faaliyetlerine daha fazla kaynak ayırmalı ve yenilikçi çözümler geliştirmelidir.
Çevresel Sürdürülebilirlik ve Raporlama: İlaç firmaları, çevresel sürdürülebilirlik ilkelerini benimsemeli ve bu konuda şeffaf bir raporlama yapmalıdır. Bu, hem topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlar hem de rekabet avantajı sağlayabilir.
Küresel Pazarları Hedefleme ve İhracatı Artırma: Türkiye’nin ilaç sektörü, küresel pazarda daha güçlü bir konuma gelmelidir. Bu doğrultuda, ihracatı artırmak için stratejik planlamalar yapılmalı ve uluslararası pazarlara açılma çabaları desteklenmelidir.
Sağlık Politikalarına Katkı Sağlama: İlaç firmaları, sağlık politikalarının oluşturulmasında ve geliştirilmesinde aktif bir rol oynamalıdır. Kamu-özel sektör iş birliğiyle, sağlık hizmetlerinin kalitesini artırma ve daha fazla erişilebilirlik sağlama amacıyla çaba gösterilmelidir.
Türkiye’nin ilaç endüstrisi, uluslararası standartlara uygun üretim imkanlarına sahip olmasına rağmen, ithal ilaç ham maddelerinin büyük bir kısmını dışarıdan tedarik etmektedir. Türkiye’nin ilaç pazarı büyüme potansiyeline sahip olsa da, düşük seviyedeki Ar-Ge harcamaları ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar sektörün gelişimini etkileyebilir. Türkiye’nin ilaç pazarındaki yerli üretim oranı artmakla birlikte, hala referans ilaçlara bağımlılığı bulunmaktadır. Bu nedenle, yerli araştırma-geliştirme faaliyetlerine ve inovasyona daha fazla odaklanılması gerekmektedir. Özellikle biyoteknolojik ilaçlar gibi yenilikçi alanlara yatırım yapılması, sektörün büyüme potansiyelini artırabilir. Ayrıca, raporda, önümüzdeki yıllarda ilaç sektöründe firmaların çevresel sürdürülebilirlik raporlamalarına da yer verilmesi raporlamayı daha da güçlendirecektir.
Türkiye’nin ilaç sektörü, önemli zorluklarla karşı karşıya olsa da, yerli üretim ve inovasyona odaklanarak, biyoteknolojik ilaçlar ve biyobenzerler gibi yenilikçi alanlara yatırım yaparak, ithal ilaç ham maddesi bağımlılığını azaltarak, Ar-Ge faaliyetlerine yatırım yaparak, küresel pazarlarda daha güçlü bir konuma gelerek ve sağlık politikalarına katkı sağlayarak ilerlemektedir. Önümüzdeki yılın raporlamasında, firmaların çevresel sürdürülebilirlik konusuna daha fazla odaklanması gerektiği ve bu alanda çalışmaların eklenmesinin daha iyi olacağı önemli bir katkı olacaktır.
Bu çalışmada, 2023 Türkiye İlaç Sektörü Raporu’ndan esinlenerek sektörün değerlendirmesi yapılmış ve rapordaki veriler ışığında firmalara farkındalık yaratması ve Türkiye ilaç endüstrisinin durumunu daha iyi analiz etmelerine katkı sağlaması amacıyla önemli konuların analizi yapılmış ve rapor özetlenmiştir. IQVIA tarafından hazırlanan raporun önemli bulgularına dayanarak, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) ve Avrupa İlaç Endüstrileri ve Birlikleri Federasyonu (EFPIA) sponsorluğunda yayınlanan rapordan alıntılar yapılarak raporun özeti çıkarılmış ve sektöre dair farklı konularda işlenerek katkı sağlanmıştır.
Raporu incelemek isterseniz www.aifd.org.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.
Sektöre katkı sağlaması dileğiyle…
Tuncay Taşkın