Dr. Beril KOPARAL yazdı…
Madem Mart ayındayız o zaman dedim ki kadın olmak üzerine yazayım. Sonra da dedim ki anne olmak üzerine yazayım. Benim çalışırken en çok zorlandığım konulardan biri olmuştur annelik ile iş hayatı dengesi konusunda karar verebilmek. Bu yazı 8 Mart Kadınlar Günü vesilesiyle tüm eczacı annelerimiz için gelsin.
Araştırmalar diyor ki çalışan annelerin yarısından fazlası kendini suçlu hissediyor. Bu araştırma yurt dışından bir araştırma. Türkiye’de oran daha da yükseliyor. Ancak diğer taraftan da evde oturan kadınların yüzde 55’i de aile bütçesine katkıda bulunmadıkları için kendilerini kötü hissediyor. Özetle anne olmak zor.
Çalışan anne ve çocuk arasındaki en önde gelen problemlerden biri, annenin çalışması sebebiyle suçluluk duygusu içinde, çocuğuna dengeli bir yaklaşımda olmayıp, aşırı hoşgörülü davranması ya da her gece iş dönüşü bazı armağanlarla eve gelmesidir. Anne öncelikle bu suçluluk duygusundan kurtulmalıdır. Çalışmayan çok sayıda anne de zamanlarının tümünü çocuklarına verememekte, ev içi ve ev dışı işleri, bunu büyük ölçüde engellemektedir. Ayrıca, annenin çalışması, onun üretken olmasına, diplomasını değerlendirmesine fırsat veren ve ruh sağlığı açısından önemli bir faaliyettir. Önemli olan, annenin evde bulunduğu süreyi iyi değerlendirmesi, bu zaman içinde çocuğuyla bütünleşmesi, ilgilenmesi, oyun oynayabilmesidir. Hafta sonlarını yoğun bir ev işi faaliyetiyle geçirmek yerine, çocuğunu tiyatroya, sinemaya, çocuk bahçesine, akranı olan arkadaşlarına götüren ve ev işiyle meşgulken dahi çocuğunu yanında tutan anne, görevini yapan annedir. Bu durumda çocuk, annesine yeterince doymasa bile; ona güvenir, ilgilendiğini ve sevdiğini görür.
Bu konu ile ilgili yapılmış olan araştırma sonuçları şunları gösteriyor:
- Çocukla geçirilen sürenin uzunluğu değil, kalitesi önemlidir. Yani, gerçekten
annenin evde kaldığı süre çocuğu ile birlikte, onunla oynayarak, ilgilenerek sağlıklı etkileşime girerek geçirilmiyorsa olumlu hanesine yazılabilecek bir puan kazandırmıyor annelere.
- Annenin çocuk ile birlikte geçirdiği süre arttıkça kalitesi azalmakta. Yani anne “bunalmakta”. Bu yüzden ev hanımları çocukları ile birlikte aynı mekanda olsalar da onlarla pek birlikte vakit geçirmeye katlanamıyorlar. Çalışan anneler ise genellikle çocukları ile “yeterince vakit geçiremedikleri”nden yakınırlar. Oysa bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, anne babası çalışan çocukların %85-90’ı böyle bir durumdan şikayetçi değil. Diğer bir ifade ile çalışan anne babaya sahip çocukları sadece %10-15’i anne babaları ile daha fazla vakit geçirmek istediğini söylüyor.
2012 yılında yapılmış bir çalışma pek çok konuyu özetler nitelikte. Çalışan anneler ile çalışmayan annelerin çocukları arasında gelişimsel ya da duygusal açıdan anlamlı bir farklılık yok. Bununla birlikte yazımın içinde de belirttiğim gibi annelerin çocukları ile birlikte kaliteli zaman geçirmesi ve özellikle de oyun oynaması duygusal bağın güçlenmesi için çok önemli. Son yıllarda en çok ifade edilen nokta ise birlikte iken cep telefonlarının kapatılması.
Kendi tecrübelerim de aslında araştırmaları doğrular nitelikte. Eğer çocuğunuzla kaliteli vakit geçiriyorsanız, kendinizi mutsuz hissetmeyin. Ayrıca unutmayın çalışan ve üreten bir anne iseniz çocuğunuz sizin yaptıklarınızla gurur duyuyor.
Hepimizin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.
Kaynaklar:
- http://www.wmmsurveys.com/WhatMomsChoose.pdf
- http://okulweb.meb.gov.tr/35/02/959733/dokuman%20arsivi/calisan %20anne.pdf
- Almani AS et al. Study of the effects of working mothers on the development of children in Pakistan. Int J Hum Soc Sci. 2012; 2(11): 164 – 171