Ecz. Berat Beran… Eczacı olup veya ilaç sektöründe çalışıp da tanımayan yoktur Berat Abi’yi. Abi diyorum çünkü o eczacıların abisi. Küçük büyük herkesin sevdiği, saygı duyduğu bir insan…
Doğumundan itibaren hayatı mücadele ile geçen, yetmiş iki yıla büyük anılar sığdıran bir isim Ecz. Berat Beran… Ticari başarısını ellili yaşlardan sonra yakalayan ve hızla büyüyerek bugün ilaç sektörünün devlerinden biri olan Berko İlaç’ın başında aktif bir yönetici Berat Beran…
Zorlu bir hayat mücadelesi vererek, tırnaklarıyla bir yerlere gelen, yüzlerce kişiye istihdam sağlayan insanlara büyük saygı duyarım. Çünkü kolay bir iş değil bugün bir sanayici olmak. Hayat mücadelesini kendi ağzından dinledim, ama okuduğum kitaplarından daha geniş bilgi sahibi oldum. Bir nöbet gecesi aklına gelen serum fizyolojik fikrini “Berko-Fiz” olarak hayata geçirmesi, çinko elementini “Zinco” markası altında ilk defa Türk Tıbbı’nın hizmetine sunması, “Beranasır” ilacının 40 yıl önce hayata geçmesi bir zekanın ürünü. Güneydoğu’nun bağrından çıkıp, İstanbul’a gelip, çok çalışıp bugün dünya markası olmak takdir edilecek bir hayat hikâyesi. Berat Beran İstanbul’a gelirken şu önemli cümle çıkmış ağzından: “Ben İstanbul’a giderken, kendime özel bir kulvar seçeceğim ve o kulvarda bir numara olacağım.” Berat Beran, bugün bu dediğini başarmış durumda. Çünkü kulvarında birinci ve global firmalar Berko’yu taklit ediyor artık…
Eczacılar ve sektör seviyor dedim Berat Abi’yi. Çalışanları da ayrı bir sevgi duyuyor Berat Beran’a. İşini seven, çalışkan, başarılı insanlara kapısı hep açık. Berko İlaç’a ürün müdürü olarak giren bir kişi yıllar sonra genel müdür olabilir. Yeter ki işini sevsin. Mücadeleci kişiliğini katıldığı seminer ve konferanslarla sektör çalışanlarına ve genç eczacılara da aktaran Berat Beran, örnek bir şahsiyet olarak çalışmalarını sürdürüyor. Ecz. Berat Beran ile Ataşehir’deki Berko İlaç Genel Merkezi’nde buluşarak güzel bir sohbet gerçekleştirdik. OTC’den 2018’de piyasaya çıkacak ürünlere, yeni fabrikadan son kitabı “Nenem Babam ve Ben”e kadar her şeyi konuştuk Berat Beran ile…
Geçtiğimiz aylarda yüzü aşkın ürünün reçetesiz satılacağı konusu gündeme gelmiş, eczacıların tepki göstermesi üzerine bu adımdan vazgeçilmişti. Eczacılar bazı ürünlerin markette satılacağını düşünüyor ve bu konuda da endişeli… Firma sahibi olarak sizin görüşünüz nedir?
Ben eczaneden gelme bir eczacıyım ve sanayiciyim. İlaç eczanede satılır, eczacılar endişe etmesin. OTC ürünleri marketlere girmez. Giren olursa da başarılı olamaz. Eczacı, sağlık danışmanlığı yaparak eczaneye gelen hastaya ürünler hakkında bilgiler veriyor. Markette satılan bir ürün ile ilgili müşteri kime soru soracak? Reçeteli satılan bazı ilaçların reçetesiz satılması konusu, tarafların bir araya gelerek ve anlaşarak karar vermeleri sonucu hayata geçirilmeli. Vatandaşın ve eczacının yararına bir durum varsa ancak olabilir.
OTC Yasası neden bir türlü çıkmıyor?
Hükümet, halka ilacını ödeme sözü verdiği için, bir ilacın bedeli bile ödenmediği zaman vatandaş sıkıntıya düşecek. Bu sebeple OTC yasası şu an için rafta bekliyor. Bazı ilaçların reçetesiz olması ve geri ödemeden çıkartılmasıyla Devlet aslında tasarruf edecek. Bu ilaçların parasını vatandaş cebinden verecek. Bu yapılacaksa Hükümet, tedavi edici ilaçlardan katkı payı almamalı. Vatandaş tedavi edici reçeteli ilaçlara katkı payı vermemeli. OTC yasasının çıkmasıyla da eczacının cirosu yükselecek diyebilirim.
Eczacılarla ve doktorlarla sık sık bir araya geliyorsunuz
Evet, paydaşlarımla bir araya gelip sohbet etmek, sektörü konuşmak, yenilikleri konuşmak hoşuma gidiyor. Şu sıralar pediatri doktorlarıyla bir araya geliyoruz. İlk olarak Diyarbakır’da; Urfa, Batman ve Mardin’deki çocuk doktorlarıyla bir araya geleceğiz. Uzman doktorlar ve asistanlar toplanacağız, bu toplantılarda ilaç konuşmuyoruz, ben başarı hikâyemi anlatıyorum. Şu anda pediatri de birinciyiz. Türkiye’de pediatri reçetesinde lider durumdayız. Adana, Malatya ve Van’da da bu toplantıları yapacağız. Doktorların güvenini kazanmış bir firmayız. Yıllara dayanan bir güven bu…
Yeni fabrika yatırımız ne zaman tamamlanacak? Bu fabrikada hangi ürünlerin üretimi gerçekleşecek.
Yüksek teknolojilerin kullanıldığı ve dünya standartlarında üretimin yapıldığı Berko İlaç Sultanbeyli Üretim Tesisleri, Faz I ve Faz II olmak üzere toplamda 10.500 m2 kapalı alana sahip. Berko İlaç Üretim Tesisleri’nde GMP standartları sıkı bir şekilde uygulanıyor; ürün, çevre ve çalışan güvenliğinin ön planda tutulduğu bir üretim tesisi anlayışı hedeflendi. Binaların boyutları ve dizaynı; hata riskini minimize edecek, etkin bakım ve temizliğe imkân verecek, kontaminasyon ve çapraz bulaşmayı engelleyecek şekilde inşa edildi. Binalar ürün kalitesi için kritik olan parametreleri sağlayacak uygun kalifikasyonda. Faz III üretim tesisinin inşaatı devam ediyor. Faz III binası 11.500 metrekare kapalı alandan oluşacak ve 2018 yılında tamamlanmasını planlıyoruz. 500 metrekarelik bir alanı Ar-Ge’ye ayırdık. Çalışan sayımız şu anda 600, 2019’da bu sayıyı 700’e çıkarmayı planlıyoruz. 10 Bölge Müdürlüğümüz var.
2018’de çıkacak yeni ürünleriniz ile ilgili neler söylersiniz?
2018 yılında birçok yeni ürünümüz olacak. İbuprofen supozituvar ve İburamin Zero’nun tableti çıkacak. Bir diğer ürünümüz de ise çinko ile probiyotiği birleştirdik. Dermatolojik bir ürünümüz çıkacak. Steril ve içerisinde koruyucu madde olmayan bir gaz damlası ile bir de bebek yağı ürünü yeni ürünlerimiz arasında…
İhracatta neler yapıyorsunuz?
Şimdiye kadar 41 ülke ile sözleşme imzaladık; bunların 14’ü ile aktif ticaret yapılmaya başladık, kalan 27 ülke ile de ruhsatlama çalışmaları devam ediyor. Kanada’dan ZincoMega için sipariş aldık. Vietnam’a çinko veriyoruz. Kosova’ya, Türk Cumhuriyetlerine ve Katar’a ihracat yapıyoruz. Endonezya ile görüşmelerimiz var. Afrika pazarına ağırlık vereceğiz. İhracat yaptığımız ülkeleri, başta ABD ve Azerbaycan olmak üzere, Gürcistan, Irak, Kosova, Makedonya, Moldova, Vietnam, Güney Kore, Lübnan, Sudan, Dağıstan, Bosna-Hersek, Suudi Arabistan olarak sayabilirim.
Eczacı bir ürünü rafına koyarken nelere dikkat etmeli?
Eczacı her ürünü rafına koymamalı. Firmasından tutun da kalitesine varana kadar ürünü her yönüyle incelenmeli. Kalitesiz balık yağları, merdiven altı ürünler eczanelere girdi ve balık yağı pazarı bu sebeple küçüldü. İlk başlardaki gibi eczanelerde kaliteli balık yağları satılsaydı, balık yağı pazarı bugün iki katına çıkardı. En çok para kazandığınız ürün en çok sattığınız üründür. Bu değişmez bir kuraldır. Eczacı, rafına kötü ürün sokmayarak merdiven altı firmaları bitirebilir. Şu an dermokozmetikte de bu hataya düşülüyor. Ucuz dermokozmetik ürünler raflara girmeye başladı. Dermokozmetik çöplüğü oldu eczaneler.
Eczacılar kendileri ürün üretmeye başladı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben bunu yıllarca söyledim. Eczacılarla buluştuğumda hep söylüyorum. 5-6 eczacı bir araya gelip, teşviklerden de faydalanıp satabilecekleri jenerik ürünlerden üretsinler. İlk önce fabrika kurmalarına da gerek yok. Gelsinler ben onlara ruhsat alayım, ben üreteyim ürünlerini. Diyarbakır’da bunu yaptım. Diyarbakır’da 3-4 eczacının bir araya gelip kurmuş oldukları firmaya ürünleri ben üretiyorum. Onlara yol gösteriyorum. Ben elimdeki ürünlerden de onlara verebilirim…22 bin 500 metrekarelik fabrikam tüm eczacıların emrindedir. Türkiye’deki tüm eczacı arkadaşlarıma, bu tür oluşumlara yardımcı olmakla beraber, yanlarında olmaktan mutluluk duyacağımı belirtmek isterim. Kapımı çok rahat çalabilirler, yeter ki bir araya gelsinler.
Beşinci kitabınızı çıkardınız. “Nenem Babam ve Ben” kitabınız ile ilgili neler söylersiniz?
Nenem de babam da çok ilgi çekici insanlardı. Hayatları mücadele içinde geçen hayatın çilesini çeken ama bunun üstünden gelmesini bilen insanlardı. 1800’lerin sonunda doğan Nenemin kocası savaşa gidip dönmemiş. Hayat mücadelesine genç yaşlarda başlamış. Babamın hayatı da zorluklarla geçmiş. Okul okumamış. O dönemlerde hayatını bileğiyle kazanan bir insan olmuş. Okumadığı için benim okumama büyük önem verdi. Eğitim hayatımda başarılı olmam için hiçbir şeyden kaçınmadı. Üniversite eğitimi almamı sağladı. Kitapta son olarak kendi hayat hikâyemi anlattım. Ticari hayatta gördüğüm ihanetleri de yazdım kitabımda. Tüm kitaplarımı ücretsiz olarak paydaşlarıma dağıtıyorum.
Sosyal Sorumluluk Projeniz Berko Çocuk Tiyatrosu’nun faaliyetlerinden de biraz bahsedebilir misiniz?
Bu sene Berko Çocuk Tiyatrosu 4. sezonunda… Berko Çocuk Tiyatrosu’nun ilk oyunu “Berfu’nun Rüyası”, Türkiye’de bütün iller kapsamında okullarda, belediyelerde, kültür merkezlerinde ve çeşitli sahnelerde çocuklara ve ailelerine ücretsiz bir şekilde ulaştı ve ulaşmaya devam ediyor. Berko Çocuk Tiyatromuzla çocukların sosyal gelişimine katkı sağlamayı ve sağlıklı beslenmenin önemi hakkında toplum bilinci oluşturmayı amaçlıyoruz. Bu sene bir de Anadolu turnelerine başladık. İlk daveti Karaman Eczacı Odası’ndan aldık ve Karaman’da 700 çocukla oyunumuzu buluşturduk. Buradan eczacı odalarına çağrıda bulunmak isterim. Gelin bu sosyal sorumluluk projesinin Anadolu turnesini birlikte yürütelim. Tiyatro ekibimiz, 8 kişilik bir ekip. Tiyatronun bütün masraflarını biz karşılıyoruz. Sadece yol ve konaklamayı Eczacı Odalarının karşılaması ve bizi davet etmesi yeterli.