Dr. Ecz. Alper ÖZTÜRK
İnsanın kendi organik yapısına uygun olarak formüle edilen kozmetik-dermokozmetik ürünler, hücrelerin insan biyolojilerinde rejenerasyon faaliyetlerini uyararak tamamlayıcı etki göstermesi bekleniyor.
Hepimiz çok farklıyız…
Cilt tiplerini basitçe; yağlı, normal ve karma olarak üçe ayrıldığına hepimiz aşinayız. Peki dünyada bulunan tüm insanların genetik yapıları, en basiti parmak izlerinin bile farklı olduğunu düşündüğümüzde sizce cilt tiplerinin sadece üç gruba ayrılması ne kadar doğru? Hepimizin genetiği farklı olduğu gibi aslında hepimizin cilt tipi çok farklı. Yaşlanma, aslında genetiğimize kodlu bir çeşit önceden tasarlanmış bir olgudur. Yaşlanmayı, genetik bir programın neticesi ya da türlerin genetik özelliklerine göre planlanmış bir saat gibi düşünebiliriz. Bu sebeple kişiden kişiye özgüdür ve hızı farklıdır. Diğer bir deyişle yaşlanma; genetik yatkınlık, vücut&deri fonksiyonlarında azalma, homeostatik bozukluklar ve ölümle sonuçlanan gen ve proteinlerdeki kümülatif yıkım olarak da tanımlanabilir. Ciltte elastikiyet kaybı, incelme, deformasyon, sarkma, kırışıklıklar, gevşeme; saçlarda seyrekleşme, beyazlama ve kalitesinin bozulması belirgin bir şekilde kendini gösterir. Tabii iç ve dış etkenlerle oluşan bu değişimler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Kişiden kişiye farklılık gösteren bir olguda, üzerinde ‘yaşlanma karşıtı krem’ yazan bir krem acaba kullanan herkese yaşlanma karşıtı etki gösterir mi?
Hepimizin hayattan farklı beklentileri var, cildimizin de öyle
Bu gibi soruların üzerine artık sektör kişiye özel kozmetik tasarım araştırmalarına başlamış durumda. İnsanın kendi organik yapısına uygun olarak formüle edilen kozmetik-dermokozmetik ürünler, hücrelerin insan biyolojilerinde rejenerasyon faaliyetlerini uyararak tamamlayıcı etki göstermesi bekleniyor. Bu tasarım ürünler ile cilt ne bekliyor, cildin neye ihtiyacı var sorunları giderilecek ve ihtiyaç olan etki sağlanacak. Bu durumda kozmetikten istenen etkiler ve beklentiler de karşılanabilecek.
Araştırmalar genellikle anti-aging üzerine
Yaşlanmayla beraber insan derisinde karşılaştığımız deride azalan fonksiyonlar şu şekildedir; hücre yenilenmesi, bariyer fonksiyonu, kimyasal arınma, hislerin algılanması, mekanik korunma, yara iyileşmesi, immün cevaplar, ısı ayarlanması, ter salgılanması, yağ salgılanması, D vitamini üretimi, DNA onarımı ve daha fazlası. Bu azalan deri fonksiyonlarını geriye çevirmese bile düzenleyen, iyileştiren kozmetik- dermokozmetik ürünler aslında piyasada mevcut. Bireyin bu azalan fonksiyonlardan hangisi en yüksek seviyede ve hangisini tedavi etmeliyiz? Kişiye özel tasarımlar bu sorunları çözecek nitelikte. Deri nemi, esnekliği, pH, kan akışı gibi özellikleri belirleyen deri analizi cihazları, deri altı ölçümlerine bakarak krem içeriklerinde ideal karışımı gerçekleştirerek kişiye özel kozmetik hazırlıyor. Bu uygulamanın en önemli özelliği dönemsel veya mevsimsel değişikliklere bağlı olarak deri altınızın ihtiyaçları değiştiği zaman analizle değişen ihtiyaçlar tespit edilerek hazırlanan kozmetiğin içeriğinin de değişmesidir.
Kişiye özel tasarımda hangi kozmesötik maddeler kullanılıyor
Derinin anti-aging ihtiyaçları bir önceki bölüm olan analizlerle belirlendikten sonra farklı kozmesötik maddeler kişiye özel formülasyonlara ekleniyor. Bu kozmesötik maddelere; alfa-lipoik asit, fitoöstrojen, koenzim Q10 gibi anti oksidan maddeler; A, C, E vitamini ve provitamin B5 gibi vitamin türevleri; lupeol, karnasol, karnosik asit gibi yaşlanma karşıtı bitkisel etkin maddeler örnek verilebilir.