Uzm. Ecz. Kıvanç Atmaca ile eczacılık mesleğinin geleceğini ve sorunlarını konuştuk:
Uzm. Ecz. Kıvanç Atmaca kimdir? Bize biraz kendinizi tanıtır mısınız?
1974 yılında Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde doğmuşum. İlk ve orta öğrenimimin ardından 1991 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde eczacılık eğitimime başladım. Askerlik görevim sebebiyle bulunduğum Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalında yüksek lisans eğitimimin ardından 2000 yılında Bursa’da eczanemi açarak sağlık hizmetinin vazgeçilmezlerinden biri olan eczane eczacılığı hizmetine adım attım. 2001 yılında Bursa Eczacı Odası Yönetim Kurulu üyeliğine seçildim ve 4 yılı Genel Sekreterlik ve 4 yılı da Başkanlık olmak üzere aralıksız 10 yıl boyunca bu görevimi gururla sürdürdüm. Halen Türk Eczacıları Birliği Büyük Kongre Delegeliği görevime devam etmekteyim. 2012 yılında seçildiğim Bursa Mustafakemalpaşalılar Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yönetim Kurulu’nda 2016 yılından itibaren Başkanlık görevini sürdürmekteyim.
Bir dönem Bursa Eczacı Odası Başkanlığı da yaptınız. Günümüzde eczacıların sorunları neler? Çözüm önerileriniz ne olabilir?
Ülkemizin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik problemler maalesef biz eczacıları da derinden etkilemekte. Sağlık Bakanlığı’mızın uygulamakta olduğu İlaç Fiyat Kararnamesi çerçevesinde eczacı kârlılıkları çok düşük seviyelerde ve bu durum eczanelerimizde ciddi sıkıntılar doğuruyor. Aynı kararname sebebiyle özellikle ithal ilaçlarda olmak üzere ilaç yokluğuyla karşı karşıya kalmak ve hastalarımıza ihtiyaç duydukları ilaçları sunamamak tüm meslektaşlarımızı üzüyor. Ülkemizde eczacılık eğitiminin geldiği durum ise mesleğimizin geleceği açısından hepimizi karamsarlığa sürüklemekte. Yakın zamana kadar ülkemizde eczacılık eğitimi sadece 7 Fakültede verilirken günümüzde Eczacılık Fakültesi sayısı 50’leri bulmuş ve öğrenci kontenjanı da yıllık 3000 seviyelerine gelmiştir. Üstelik bu fakültelerin pek çoğunda gerek nitelik ve gerekse nicelik anlamında son derede yetersiz öğretim kadrolarıyla eğitim verilmeye çalışılmakta olduğunu üzülerek gözlemliyoruz. Meslektaşlarımız açısından kısa vadede ekonomik açıdan rahatlamayı sağlamak için İlaç Fiyat Kararnamesinde eczacı kâr hadlerinin arttırılması ve eczacı meslek hakkı tanımının eklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yine Kamu Kurum İskontosu (KKİ) adı altında 2005 yılından beri eczacının sırtına yüklenmiş olan kamburun eczacının sırtından alınarak gerçek muhatapları olan Kamu ve İlaç Sanayii arasında çözümlenmesi eczane ekonomilerimizin nefes almasını sağlayacaktır. Eczacılık eğitimi açısından ise öncelikle YÖK tarafından taban puan uygulamasının gündeme alınması ile belirli bir seviyenin üzerindeki öğrencilerin eczacılık eğitimine başlayabilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca akredite olmayan Eczacılık Fakültelerinin de öğrenci alımının önüne geçilmesi gelecekte mesleğimizin daha nitelikli yapılabilmesine olanak sağlayacaktır.
Dünyadaki eczacılık mesleği ile ülkemizdeki eczacılık mesleğini karşılaştırırsanız artı ve eksilerimiz neler acaba?
Dünyada mesleğimiz sağlık hizmetinin ayrılmaz bir unsuru olarak son derece saygın bir noktada bulunmaktadır. Eczacılık mesleği tüm dünyada en güvenilir meslekler sıralamasında daima en ön sıralarda yer almakta ve bu çerçevede sundukları hizmetler sayesinde eczacılar ekonomik olarak da üst gelir gruplarında yer almaktadırlar. Aynı zamanda dünyadaki meslektaşlarımız eczane eczacılığının yanısıra sağlık ve ilaç alanlarında pek çok farklı noktalarda mesleklerini icra etmekteler. Ülkemizde bizler hâlâ eczacısız sağlık hizmetinin verilemeyeceğini anlatmak mecburiyetinde kalmaktayız. Tabii bunda maalesef eczanesinde nitelikli hizmet vermek adına çaba göstermeyen meslektaşlarımızın da kusuru bulunmaktadır. Son dönemlerde meslektaşlarımız gerek TEB meslek içi eğitimleri gerekse bireysel girişimleriyle çok farklı alanlarda mesleki gelişimlerine önem vermekte ve toplum sağlığına katkılarını arttırmaktadırlar. Ülkemizde meslektaşlarımızın önündeki en önemli problemlerden birisi de eczacıların eczane eczacılığı dışında farklı bir alanda istihdam imkânlarının çok kısıtlı olmasıdır. Diğer ülkelerdeki eczacıların istihdam oranlarını incelediğimizde bu alanda katetmemiz gereken çok mesafe olduğunu gözlemlemekteyiz.
Klinik eczacılık ve eczacının sağlık danışmanlığı ile ilgili görüşleriniz neler?
Klinik eczacılık ülkemizde henüz yeterince olgunlaşmamış ve maalesef değerini bulamamış bir alan. Eczacı ilaçlarla ilgili en kapsamlı akademik eğitimi almış ve bu bağlamda üretiminden hastalara sunumuna, farmakoekonomisinden advers etkilerinin incelenmesine kadar her alanında odak noktasında bulunması gereken kişidir. Özellikle Klinik Eczacılık konusunda kendilerini dünya ölçeğinde geliştirmiş çok değerli akademisyenlerimiz ve onların yetiştirmekte oldukları genç meslektaşlarımız sayesinde bu konuda kısa zamanda çok olumlu gelişmeler olacağını düşünüyorum. Ülkemizde ortalama eğitim düzeyi hâlâ ilkokul 4’ler seviyesinde. Sözkonusu sağlık okuryazarlığı olduğunda tablo çok daha ağırlaşıyor. Bu veriler ışığında yurdun dört bir köşesinde 7 gün 24 saat kesintisiz sağlık ve ilaç hizmeti sunmakta olan meslektaşlarımızın toplum sağlığına katkısının ne denli önem arz ettiği çok açık ortaya çıkıyor. Biz eczacılar halkımızın en rahat bir şekilde, randevu dahi almaksızın ulaşabildikleri ve her türlü sorununu danışarak çözüm bulabildikleri akademik eğitim almış çok özel bir mesleğin mensuplarıyız. Bu bilgiler ışığında eczacının sağlık danışmanlığı yönünü ön plana çıkarabilmek ve farmasötik bakım kavramı çerçevesinde hasta odaklı hizmet sunmalarını teşvik edecek yöntemler geliştirmeliyiz. Bunu gerçekleştirirken kamu sağlık otoritesi de özendirici unsurları uygulamaya koymalıdır. Buna paralel olarak kamuoyunda eczacıların birinci basamak sağlık hizmet sunucusu olduklarının özellikle vurgulanacağı bilgilendirme kampanyaları düzenlenmelidir.
Homeopati, aromaterapi ve fitoterapi konusunda eczacılar kendilerini geliştiriyorlar mı?
Dünyada eczacılık biliminin gelişmesine paralel olarak meslektaşlarımız sürekli kendilerini yenilemekte ve özel alanlarda farklılaşarak gelişmelerini sürdürmekteler. Bu çerçevede bahsettiğiniz alanlarda çok önemli eğitimlere katılıp mesleğinde bir adım daha ileriye giderek hastalarının sağlığına katkıda bulunmak için çaba sarf eden pek çok meslektaşımızı görüyoruz. Unutmayalım ki ilacın olduğu her alan eczacının ilgi alanıdır ve bu alanların her birinde biz eczacılara düşen çok önemli görev ve sorumluluklar vardır.
Dermokozmetik ürünlerin eczanelerde daha fazla yer alması için neler yapılmalı?
Birinci önceliğimizin Kozmetolojinin bir bilim olduğunu ve akademik eğitiminin de sadece Eczacılık Fakültelerinde verildiğini insanlara bıkmadan usanmadan anlatmak olduğunu düşünüyorum. Ardından da eczanelerimizde bulunacak ürünleri çok doğru bir şekilde tespit etmek, eczanelerimizde güven kaygısı uyandıracak ürünleri asla bulundurmamak ve tüketicilere sağlıkları açısından en doğru ürünü doğru fiyat politikalarıyla birleştirerek sunabilmek bu alandaki temel doğrularımız olmalı.
Başarılı bir eczacı olmak için neler yapılmalı?
Dünyadaki baş döndürücü bilimsel gelişmelere paralel olarak eczacılık bilimi de inanılmaz bir hızla dönüşmekte. Dünya Sağlık Örgütü geleceğin eczacısını tanımlarken 8 yıldızlı eczacılık kavramını kullanıyor. 8 yıldızı eczacılık tanımına göre geleceğin eczacısı *Bir Bakıcı (A Caregiver) *Bir İletişimci (A Communicator) *Bir Karar Alan (A Decision maker) * Bir Lider (A Leader) *Bir Hayat Boyu Öğrenen (A Life-long Learner) *Bir Girişimci Yönetici (A Manager Entrepreneur) *Bir Öğretmen (A Teacher) *Bir Takım Oyuncusu (A Team Player) olmak durumunda. Eczacılık Fakültelerimiz geleceğin eczacılarını bu bilgiler ışığında yetiştirmek adına uğraş veriyorlar. Ve halihazırda bizler gibi bu mesleği icra etmeye devam eden eczacılar da kendimizi bu çerçevede geliştirerek sürekli yenilenmeli ve toplumumuza en gelişmiş ilaç ve eczacılık hizmetini sunmak adına 8 yıldızlı eczacı olabilmenin yollarını bulmalıyız.
OTC ürünler eczanelerdeki Pazar payını artırıyorlar. Eczacılar OTC ürünlere yeterince eczanelerinde yer veriyorlar mı?
OTC ürünleri değerlendirirken öncelikle ilacın reçeteli/reçetesiz ayrımı olmaksızın sadece eczacı kontrolünde hastaya sunulabilecek bir sağlık ürünü olduğunu vurgulayarak konuya başlamalıyız. Son yıllarda Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ilaca yönelik tasarruf tedbirlerini her geçen gün arttırmasının bir sonucu olarak bu alanda önemli gelişmeler gözlemlemekteyiz. Özellikle ilaç sanayiinin bu alana ciddi yatırımlar yaptığını ve OTC pazarının hacmini arttırmaya çalışmakta olduğunu gözlemliyoruz. İlaç firmalarımız bu alana yatırım yaparken özellikle meslektaşlarımıza yönelik eğitimleri de önemsiyorlar. Dolayısıyla meslektaşlarımız da güven duydukları ve aldıkları eğitimler sayesinde bilgilerini tazeleyip hastalarına rahatlıkla önerebildikleri bu ürünleri eczanelerinde daha fazla bulundurmaya başladılar. Ancak OTC ürünlerin pek çoğunun hâlâ Sağlık Bakanlığı kontrolü dışında bulunmasının bu alanın daha hızlı gelişmesinin önündeki en önemli engel olarak görüldüğünü de belirtmemiz gerekiyor. Bu sebeple yasal düzenlemelerin bir an önce tamamlanarak bu grup ürünlerin meslektaşlarımız tarafından çok daha güvenli ve kontrollü bir şekilde hastalarımıza ulaştırılmasının sağlanmasını beklemekteyiz.
İlaçtaki eczacı kârı sizce yeterli mi?
Ülkemizdeki yasal eczacı kârlılığını incelediğimizde bizlerin gelişmiş dünyadaki en düşük kârlılıklarla çalışan eczacılar konumunda olduğumuz çok açık ortada. Bu durumu İlaç Fiyat Kararnamesi çerçevesinde ivedilikle çağdaş ülkeler seviyesine yükseltmeliyiz. Aynı zamanda tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ilacın fiyatından bağımsız bir şekilde kutu başına sabit bir eczacı meslek hakkı tanımlanmalıdır. Bu sayede meslektaşlarımız çok daha nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilir hale gelecek ve toplumumuza maksimum faydayı sağlayabilecektir.
Son yıllarda açılan eczacılık fakülteleri ile eczacı sayısı artıyor. İşsiz eczacı dönemi başlar mı sizce?
Sağlık tüm insanların en vazgeçilmez değeridir. Bu değerin her koşulda korunması ve geliştirilmesi, yaşam süresinin uzatılması ve daha kaliteli bir hale getirilmesi de tüm insanlığın ortak arzusu. Bu sebeple sağlık hizmetinin vazgeçilmez bir unsuru olan eczacıların değerinin de önümüzdeki dönemlerde daha da artacağını düşünüyorum. Tabii bu kadar çok sayıda açılmakta olan eczacılık fakültelerinin maalesef yeterince donanımlı eczacı yetiştirememe ihtimali hepimizi düşündürüyor. Bu sebeple TEB tarafından özellikle YÖK nezdinde yapılan görüşmelerde eczacılık fakültelerinin öğrenci alımına taban puan uygulaması isteği gündeme getirilmektedir. Öncelikle bu talebin yerine getirilmesi, devamında da eczacılık fakültelerimizin akreditasyonu ile eczacılık eğitimi çok daha nitelikli bir noktaya getirilmelidir. Bu sayede çok nitelikli ve donanımlı bir şekilde yetişecek genç meslektaşlarımız eczane eczacılığı dışında da sağlık ve ilaç alanındaki pek çok farklı noktada istihdam edilebileceklerdir.