Ecz. Kerem DEMİRGİL yazdı…
Başarının aslında bir sonuç değil, sürecin kendisi olduğunu daha iyi anlayabilmemiz için, başarısızlık ile başarının beraber yaşandığı hayat hikayelerini detaylarıyla incelemekte ve bunlardan ders çıkartmakta fayda görüyorum.
İş ve özel yaşantımda, hayatlarına o veya bu şekilde dokunabildiğim insanların büyük çoğunluğu; 20 yılı aşkın bir süredir çalıştığım şirketlerin ve hali hazırda beraber çalıştığımız iş ortaklarımın çeşitliliğini baz alıyor olmalılar ki, bana hep aynı soruyu soruyorlar:
“Başarının sırrı nedir, başarının bir formülü var mıdır?”
Ben yaşı benden çok küçük, iş hayatına yeni atılmış, mentorluk yaptığım öğrencilerime de; yaşı benden oldukça büyük, benden çok daha tecrübeli, danışmanlığını yaptığım üst düzey yöneticilere de hep aynı cevabı veriyorum, koçluğun olmazsa olmaz sorularından biriyle:
“Senin için başarı nedir?”
Topu taca atmak ve zaman kazanmak gibi görünen bu sorunun cevabını verebiliyor olmak, aslında hayatımızla ilgili pek çok açmazın yoluna girmesini sağlıyor fark etmeden. Peki, madem ki başarının tanımını arıyoruz, o zaman sizlerden ricam çayınızı, kahvenizi doldurup, rahat koltuğunuza oturup, gözleriniz kapalı, bir dakika boyunca başarının sizin için tanımının ne olduğunu düşünmeniz. Bunu yaptıktan sonra, inanın ki her şeyin gerisi çorap söküğü gibi gelecek.
Evet. Bulabildiniz mi cevabı? Neymiş başarının tanımı? Siz biraz daha düşünürken ben sizleri Amerikalı ünlü bir yazar ve psikolog olan Ben Sweetland ile tanıştırmak istiyorum. Çok sayıda kitabı bulunan yazarın, ayrıca motivasyon ve başarı üzerine söylenmiş, alıntısı yapılmış pek çok sözü bulunmaktadır. Dilerseniz sizlerle, başarı konusu ile ilgili söylediği ve gerçekten çok anlamlı bulduğum bir sözünü paylaşmak istiyorum:
“Başarı bir varış noktası değildir, başarı yolculuğun kendisidir?”
Gerçekten durup, üzerinde düşünülmesi gereken bir söz değil mi?
Evet. Gerçekten de çok anlamlı ve bir o kadar da düşündürücü bir söz. Neden mi? Çok basit. Bizim için “başarı” demek “sonuç” demek de ondan. İstisnalar dışında, başarıyı bir sonuç olarak değil de bir yolculuk olarak değerlendiren kaç kişi var iş hayatınızda, özel yaşantınızda? Bulabildiniz mi? Bulduysanız da bir elin parmakları kadar var mı sayıları?
Başarı kelimesinin anlamı ile ilgili olarak, “başarı” ve “anlam” kelimelerini internette aradığınızda karşınıza 8 milyonu aşkın sonuç çıkacaktır. Zamanınız olursa bir bakın bakalım, bu anlamlardan kaçı, başarının bir sonuç değil de aslında yolculuğun kendisi olduğundan bahsediyor. Çok az. Zaten iş yaşantımızda olsun, özel yaşantımızda olsun bize başarılı olduğumuz hissettiren şey, koyduğumuz hedeflere o veya bu şekilde ulaşmış olmamız değil mi? Kariyer hedefine, finansal hedefine, özel hayatına dair hedeflere ulaştıysan başarılısın. Başarılı bir iş adamısın, başarılı bir çalışansın ya da başarılı bir sporcusun. Peki başarılı olmak, kendin veya başkaları tarafından koyulan hedefe ulaşmak mıdır sadece? Bu hedefe ulaşırken yaşadıklarımızın, hissettiklerimizin hiç önemi yok mudur? Ya da hedefe ulaşamasak bile, ulaşmak için verdiğimiz emeğin hiç mi önemi yoktur? İşte, aslında önemli olan nokta da bu. Başarılı, ama neye göre ve kime göre başarılı?
Başarının aslında bir sonuç değil, sürecin kendisi olduğunu daha iyi anlayabilmemiz için, başarısızlık ile başarının beraber yaşandığı hayat hikayelerini detaylarıyla incelemekte ve bunlardan ders çıkartmakta fayda görüyorum. Bu sebepten, internetten araştırma ve okuma fırsatınız olmayabilir düşüncesiyle, 5 farklı kısa hayat hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum:
1-Walter Ellas “Walt” Disney: Disney günümüzde tüm dünyada markalaşmış, film ve parklara konu olmuş bir kişidir. Ama başlangıç Walt Disney için hiç de nazik olmamıştır. Bir gazete editörü onu “Hayal gücü gelişmemiş ve iyi fikirleri olmadığı” için işten çıkarmıştır. Bundan sonra Disney’in bir iş girişimi olmuştur, ancak çok zaman geçmeden iflas etmiştir. Fakat o bu durumu kafaya takmamış ve çalışmaya devam ederek Disney markasını yaratmıştır.
2-Socrates: Arkasında hiçbir yazılı kayıt bırakmamasına rağmen Socrates, klasik dönemin en büyük filozoflarından biri olarak kabul edilir. Onun fikirleri, kendi zamanında “Gençleri ahlaksızlığa sürüklemek” olarak adlandırılmıştır ve idam cezasına çarptırılmıştır. Onlara bu cezayı uygulatmamak için kendisini zehirlemiştir.
3-Thomas Edison: Edison’ un gençlik yıllarında hocası ona “Bu çocuk tam bir aptal, hiçbir şey öğrenemez.” demiştir. Yeterince verimli olmadığı için ilk işinden kovulmuştur. Hatta mucidi olduğu ampulü icat ederken bile 1.000 başarısız girişimi olmuştur. Ve tabii ki bu başarısız girişimleri sayesinde ampulü icat ederek günümüz mucitleri arasına adını yazdırmıştır.
4-Vincent Van Gogh: Yaşamı boyunca Van Gogh sadece tek bir resim satmıştır, hatta bunu bir arkadaşına çok cüzi bir paraya satmıştır. Hayatı boyunca Van Gogh‘ un hiçbir başarısı olmamakla birlikte, resme karşı bir takıntısı vardı. Açlıktan ölme pahasına 800 yarım kalmış resmini bitirmek için kendini adadı. Şimdi ise bu resimler milyarlar değerindedir.
5-Michael Jordan: Tüm zamanların bir numaralı basketbol oyuncusu olarak tanıdığımız Jordan, lise basketbol takımından atılmıştı. Neyse ki Jordan, bu olayın kendisini durdurmasına izin vermemiş ve şu sözleri söylemiştir: “Kariyerim boyunca 9.000’den fazla atış kaçırdım. 300 oyun kaybettim. 26 kez oyunun kaderi bana bağlıyken atışlarımı kaçırdım ve kaybettim. Hayatım boyunca defalarca kaybettim, hata yaptım. Ve başarımı buna borçluyum.”
Umuyorum, başarının tanımı zihninizde şekillenmeye başlamıştır. Bana sorduğunuz için cevap veriyorum:
“Benim için başarı, koymuş olduğum hedeflere ulaşırken yaşadıklarım ve bu yaşadıklarımdan çıkarmış olduğum derslerdir. Hedefe ulaşmamın tabii ki önemi var, ama hedefe ulaşamamak benim için hiçbir zaman başarısızlık anlamına gelmez. Sonuçta ben, başarıya giden yolda, yolculuğun tadını çıkarmaya çalışan bir yolcuyum.”
Bir futbolcu düşünün. Geçen sezon şampiyonluk kupası kaldırmış, ama bu sene çeşitli sebeplerden gerekli performansı sergileyemiyor. Bu futbolcu için başarısız diyebilir misiniz? Hayır.
Başarının formülü de aslında bir sır değil. Başarılı olabilmek için, mutlaka ve mutlaka bir hedefiniz olmalı. Bu hedef gerekli. Ama başarı ölçütü olduğu için değil. Bu hedefe ulaşmak için yapacağınız planlama ve yol haritası çok önemli de ondan. Bu sebepten başarı formülünün birinci unsuru: “planlama”
İkinci unsur ise aslında başarı formülünün en önemli unsuru: “çok çalışmak” Başarının bir yol hikayesi olduğunu söylemiştim, ancak çok çalışmadan ne hedefe doğru yol alabilirsiniz, ne de yolda ders alacak fırsatınız olur.
Üçüncü unsur ise diğerlerinden az veya çok önemli değil: “sonuç almak“. Hedefe ulaşın ya da ulaşmayın, süreçten alacağınız dersler, sizin için, hedefinize ulaşmak kadar değerli ve tatmin edici olacaktır. Bu yüzden başarılı olduğunuzu gösteren kriter, hedefe ne kadar yaklaştığınız değil, hedefe ulaşan yolda ne kadar çok ders aldığınızdır.
Bugünkü yazımı Mark Kay’in güzel bir sözüyle noktalamak istiyorum:
“Başarının sırlarından biri, geçici başarısızlıkların bizi yenmesine izin vermemektir.”