Prof. Dr. Murat Hökelek
Bütüncül ve Fonksiyonel Tıp Hekimi
Bilindiği gibi çevremizde ve doğada birçok böcek türü bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı bazı enfeksiyon etkenlerini taşıyabilmekte, hastalık vektörü olarak rol oynayabilmektedir. Son yıllarda özellikle kenelerle bulaşan enfeksiyonlar oldukça yaygınlaşmaktadır.
Bu enfeksiyonların en tehlikelilerinden biri olan Lyme hastalığına, Borrelia burgdorferi adı verilen spiral yapıda bakteri neden olmaktadır. Çoğunlukla Ixodes sp. olarak adlandırılan sert kenelerle bulaşmaktadır. Bu keneler insanlara tutunduktan sonra 36-48 saat boyunca deride kalırsa enfeksiyon gelişme olasılığı çok yüksektir. Ancak kene 48 saat içinde çıkarılıp koruyucu tedavi hemen başlandığında, hastalık önlenebilmektedir. Son araştırmalar etkenin ülkemizde de bulunan Culex türü sivrisineklerle de bulaşabileceğini göstermiştir.
Enfeksiyon oluştuğunda, bakteriler kan dolaşımı içerisinde hareket etmekte ve vücuttaki çeşitli organ ve dokuları etkilemektedir. Lyme hastalığı erken dönemde tedavi edilmezse, ciltten, eklemlerden ve sinir sisteminden başlayarak diğer organlara yayılabilir, birçok sistemi bozarak kronik enflamatuar bir sürece dönüşebilir.
Etkeni taşıyan bir kenenin ısırması sonrasında Lyme hastalığına yakalanma olasılığı, kenenin türüne, vücudun hangi bölgesinden ısırdığına ve kenenin ne kadar süre deride durduğuna bağlıdır.
Lyme hastalığını bulaştıran bir sert kene türü.
Lyme hastalığı semptomları nelerdir?
Belirtiler, kene ısırmasından 3 -30 gün sonra başlayabilir. Enfeksiyonun evresine bağlı olarak faklı semptomlar görülebilmektedir. Bazı durumlarda, ısırılmadan aylar sonrasına kadar herhangi bir belirti ortaya çıkmayabilmektedir.
Erken belirtiler ateş, titreme, baş ağrısı, yorgunluk, kas ve eklem ağrısı, lenf bezlerinde şişme gibi birçok hastalıkta da görülebilen bulgulardır, o nedenle ihmal edilebilmektedir. Ancak Lyme enfeksiyonunda farklı olan ilk belirtilerden biri ısırma bölgesi çevresindeki deride kızarıklıktır. Eritema migrans adı verilen bu dairesel kızarıklık, ortasında koyu bir eritem bulunan “boğa gözü” gibi görünüme sahiptir. Kızarık halka birkaç gün içinde yavaş yavaş büyür, yaklaşık 30 cm. çapına ulaşabilir. Dokunulduğunda ısı artışı vardır, ancak genellikle kaşıntılı veya ağrılı değildir.
Eritema migrans: Isırılma yerinde “boğa gözü” görünümü
Tanı konulamaz ve tedavi yapılamazsa semptomlar daha da kötüleşebilir ve şu durumlar oluşabilir:
- • Şiddetli baş ağrısı ve boyun sertliği
- • Vücudun diğer bölgelerinde döküntüler
- • Özellikle dizlerde eklem ağrısı ve şişme ile seyreden artrit
- • Yüz felci
- • Düzensiz kalp atışı, aritmi
- • Beyinde ve omurilikte enflamasyon
- • Ellerde veya ayaklarda ağrı, uyuşma, karıncalanma
Lyme Hastalığı tanısı nasıl konur?
Hekime başvurulduğunda, özellikle derideki lezyona, belirtilere ve bir kene ile karşılaşma öyküsüne göre tanı konulabilir. Bu aşamada kan testi istenebilir. Ancak enfeksiyonun ilk birkaç haftasında, antikorlar henüz yükselmediği için test negatif olabilmektedir. Keneye maruz kaldıktan sonraki ilk birkaç hafta sonrasında Lyme hastalığını teşhis edebilecek testler vardır ve istenmelidir. Ne kadar erken tedavi edilirse, daha kötüye gitme ve kronikleşme olasılığı o kadar az olur.
Lyme hastalığı 300’ den fazla hastalığı taklit edebildiğinden “Büyük Taklitçi” olarak da adlandırılmaktadır. Ayırıcı tanı çok önemlidir. Özellikle uzun süredir devam eden ve tanısı konulamamış, ilaçlardan yarar görülemeyen nörolojik rahatsızlıklar, psikiyatrik problemler, beyin sisi, eklem ve kas problemlerinin altından Lyme hastalığı çıkabilmektedir. Yapılan çalışmalarda MS ve ALS tanısı konulmuş hastaların bir kısmının aslında Borrelia burgdorferi ile enfekte oldukları saptanmıştır. Yaygın hale gelmiş geç enfeksiyonun tanısında yapılması gereken özel bazı testler geliştirilmiştir ve bunların kombine olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Lyme hastalığının evreleri nelerdir?
Hastalığın üç evresi bulunmaktadır:
- • Erken lokalize enfeksiyon: Ateş, titreme, baş ağrısı, lenf bezlerinde şişme, boğaz ağrısı gibi grip benzeri semptomlar ve yuvarlak, kırmızı, en az 5 cm. genişlikte halka şeklinde bir deri döküntüsü ile ortaya çıkar.
- • Erken yaygın enfeksiyon: Kollarda ve bacaklarda ağrı, güçsüzlük veya uyuşukluk, görme değişiklikleri, kalp çarpıntısı ve göğüs ağrısı gibi semptomlar, döküntü ve yüz felci görülür.
- • Geç yaygın enfeksiyon: Bu aşama, kene ısırmasından haftalar, aylar veya yıllar sonra olabilir. Belirtiler arasında artrit, kronik yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, uyku sorunu ve beyin sisi bulunabilir.
Lyme enfeksiyonu için antibiyotik tedavisi alan kişilerin bir kısmında eklem veya kas ağrısı, şiddetli yorgunluk, görme bozukluğu, kısa süreli hafıza kaybı veya beyin sisi oluşabilmektedir. Buna “Tedavi sonrası Lyme hastalığı sendromu” denir. Başka hastalıklarla aynı semptomlara sahip olduğu için tanısını koymak zor olabilir. Bu sendromun oluşmaması için antibiyotik kullanımı öncesinde, bedensel fonksiyonların analiz edilerek, toksin atılım mekanizmalarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Bunu sağlamak amacıyla, bu hastalara bütüncül tıp yaklaşımıyla tedaviye başlanması gerekmektedir. Böylece tedavi sırasında ve sonrasında oluşabilecek sorunları en aza indirmek mümkün olabilmektedir.
Ne yazık ki uygun tedavi yaklaşımı sağlanamazsa Lyme semptomları kötüleşmekte ve yıllarca devam edebilmektedir. Vücutta bir tür otoimmün bozukluğa neden olduğundan, bakteriler azalsa bile enflamasyon sürebilir. Kardiyak ve nörolojik tutulumlar ilerlediğinde ölüme yol açabilmektedir. Tedavi sonrası Lyme hastalığı sendromunun geriye dönebilmesi ise çok zor bir süreçtir.
Lyme hastalığına yakalanma olasılığı en yüksek olanlar kimlerdir?
Yapılan çalışmalara göre, 15 yaşına kadar olan erkekler ve 40 ila 60 yaş arasındaki erkekler Lyme hastalığına yakalanma olasılığı en yüksek gruptur. Bunun nedeni, dışarda oynama, spor, piknik ve kamp yapma, yürüyüşe çıkma eğiliminin fazla olmasıdır. Aynı şekilde, açık alanda, bahçelerde çalışan yaşlı erişkinlerde daha çok görülebilir. Kadınlarda yakalanma oranı biraz daha az olsa da, spor, piknik veya evcil hayvanlar yoluyla kene ısırılma öyküsü olan birçok kronik olgu bulunmaktadır.
Lyme hastalığı son yıllarda neden yaygınlaşmıştır?
Bu hastalığın son yıllarda yayılmasının birkaç nedeni vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
- • İklim değişikliği ve küresel ısınma
- • İnsanların büyük şehirlerden uzaklaşma ve hafta sonları kırsala çıkma eğilimi
- • Yaban hayvanlarına, çiftlik hayvanlarına ve evcil hayvanlara tutunan keneler
Hastalık etkenini taşıyan geyikler, tavşanlar ve tarla fareleri, kendilerini ısıran kenelere bakteriyi aktarırlar. Keneler de bıraktıkları yumurtalara transovaryan geçişle bu bakteriyi aktarabilirler, böylece yumurtadan çıkan yavrular enfekte olarak yaşamlarını sürdürürler. Köpekler dışarıda dolaşırken aldıkları keneleri evlere taşıyabilir ve insanlara aktarabilirler. Bahar ve yaz aylarında insanlar dışarıda daha çok vakit geçirmektedir. Bu durum özellikle hastalığın yaygın olduğu bölgelerde kene ile ısırılma olasılığını yükseltir.
Kenelerden nasıl korunabiliriz?
Keneler uçamaz ya da zıplayamaz. Ama çalılıklarda, otların arasında yaşarlar ve yanından geçtiğinizde sizi yakalayabilirler. Isırılmamak için:
- • Bol ağaçlı alanlarda ve düşen yapraklara dokunduğunuzda pantolon ve çorap giyin,
- • Cildiniz, giysilerinize limon yağı veya okaliptüs içeren kene kovucu sürün,
- • Daha da fazla koruma için, giysilerde ve kamp malzemelerinde permetrin içeren koruyucu spreyler kullanın,
- • Kırsal alanlardan eve girdikten sonra cildinizde kene arayın ve saçınızı kontrol edin, 2 saat geçmeden duş alın,
- • Üzerinde olabilecek zararlıları öldürmek için giysilerinizi ve uygun tüm ekipmanları makinede yıkayın.
Cildinizde kene varsa ne yapmalısınız?
Mümkün olan en kısa sürede çıkarmak için bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız. Keneyi çekip çıkarmak, koparmak ya da kimyasal maddeler değdirmek mikroorganizmaların vücuda çok sayıda geçmesine neden olduğundan son derece tehlikeli olabilir. Tekniğine uygun bir şekilde 36 ila 48 saat içinde çıkarılırsa, muhtemelen enfekte olmazsınız.
Lyme hastalığı için aşı var mı?
Bir Fransız şirketi 2017 yılında, ABD ve Avrupa’daki yetişkinler üzerinde bir Lyme hastalığı aşısı test etmeye başlamıştır. Çalışma ikinci aşamasındadır ve 2026’da tamamlanması hedeflenmektedir.
Sonuç olarak, Lyme hastalığı doğada vektörleri olduğu sürece devam edecek gibi görünmektedir. Kendimizi ve yakınlarımızı taşıyıcı vektörlerden korumak, hastalık belirtileri varsa mutlaka test yaptırmak, tanısı konulamayan kronik sorunlarda mutlaka Lyme’ı akılda tutmak bu hastalığın hasarlarından uzak durmamızı sağlayacaktır.