New Life markasıyla beraber “İlaç kalitesinde besin destek ürünleri” çıkartarak, insanların daha sağlıklı yaşamalarını ve hayat kalitelerini artırmayı hedefleyen Sifar İlaçları Genel Müdürü Sinan Müderrisoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Sifar İlaçları ne zaman kuruldu? Faaliyet alanından bahseder misiniz?
Sifar İlaçları, 1966 yılında İtalyan Lepetit firmasının temsilcisi olan Dr. Parodi tarafından kuruldu. Kurulduğu ilk günden beri kalitenin önemi üzerinde duran firmamız, “İlaçta Kalitenin Mimarı” felsefesiyle yaklaşık 50 yılı aşkın bir süredir Türk halkına yüksek kalitede ilaç ve besin destek ürünleri sunmaktadır. Verem, epilepsi, anemi, alerji, mide bulantısı gibi hastalıklara karşı ürettiği ilaçlar, Sifar İlaçları’nı Türk İlaç Sektörü’nün önemli bir üyesi haline getirmiştir. 21. yüzyılda sağlık sektöründe geleceği besin destek ürünlerinde olacağını düşündük ve Türkiye pazarının 1995 yılında tanıştığı NEW LIFE markasını 2004 yılında tekrar pazara kazandırdık.
Besin destek ürünü markanız New Life ürünleri neler?
New Life markasını 2 ana temel üzerine oturttuk: Kalite ve yenilikçilik. Biz bir ilaç firması olduğumuz için, sattığımız ürünler besin destekleri olsa dahi kalitelerinde hep ilaç standartlarının korunmasına özen gösterdik. Hammadde seçiminden, üretim yerlerine kadar hepsinde en üst kaliteyi hedefleyip, dünyada bu alanda lider olan firmalarla çalışmaktayız. Ürünlerimizin tamamı Amerika ve Avrupa’da, GMP kurallarına uyan tesislerde üretilmektedir. Günümüzde besin destek ürünleri alanı sürekli gelişmektedir. New Life markası için yeni bir ürün çıkartırken sıradan ürünler yerine etkinliği kanıtlanmış ve kendi alanında en üstün özelliklere sahip olan ürünleri seçiyoruz. Dolayısıyla çok geniş bir ürün yelpazesiyle çalışmak yerine, daha az sayıda ama her biri iddialı ürünler çıkartıyoruz. Bugün birçok ürünümüz farklı özellikleri açısından Türkiye’de tek.
Besin destek ürünleri pazarının geleceğinden biraz bahseder misiniz? Türkiye’deki pazarın büyüklüğü ne kadar?
Türkiye’deki ilaç sektöründe OTC ürünlerin payı % 2 seviyesinde. Batı ülkelerine baktığımızda bu oran %30’a kadar çıkıyor. Demek ki bu pazar bugün hâlâ ‘bebeklik’ çağında. Ancak önemli olan sağlıklı bir büyüme yaşayabilmek. Bunun için de en önemli olan konu doğru firmalar ve doğru ürünlerle çalışmak. Maalesef bazı fırsatçılar bu pazarı kısa zamanda yüksek gelir elde etme kapısı olarak görüyorlar. İçeriği tam olarak belli olmayan ürünleri getirip, tüketicilere ‘mucize ürün’ vaatlerinde bulunup, eczacılara da olmayacak şartlar sunuyorlar. İşte bu tarz firmalar ve ürünler hem sektöre, hem eczacılara, en önemlisi de tüketicilere zarar veriyor. Burada özellikle eczacılarımıza çok önemli bir görev düşüyor. Çalışacakları firmaları ve satacakları ürünleri belirlerken seçici olmaları çok önemli. Sadece yüksek kârlılıkları ön planda tutarak yapılan seçimler kısa vadede cezbedici olabilir ama uzun vadede kendilerine ve danışanlarına zarar verebilir.
Omega-3 ürünlerindeki çalışmalarınızdan kısaca bahsedebilir misiniz?
Omega-3 bize göre besin destek ürünleri pazarının en önemli ürünü. EFA S 1200 ürünümüzü çıkarttığımız 2005 yılından beri çalışmalarımızın en büyük kısmını bu ürün grubunda yaptık. Bu çalışmalarımızda hem Omega-3’ün faydalarını, hem de Omega-3 seçerken dikkat edilmesi gereken konuları vurguladık. 2005 yılında Omega-3 ürünlerinin faydalı olduğuyla ilgili genel bir bilgi vardı. Ancak Omega-3 ürünü seçerken dikkat edilmesi gereken özellikler konusunda pek bir bilinç yoktu. Her konuda olduğu gibi yanlış ürünü seçerseniz beklediğiniz faydayı göremezsiniz.10 yıllık çalışmalarımızda Omega-3 ürünlerinde yüksek konsantrasyonun önemini, yüksek emilimdeki trigliserid formun farkını, balık jelatininde kapsüllerin bilincini Türkiye pazarında oturtmaya çalıştık. Bu çalışmaların olumlu sonuçlarını görmek bizleri sevindiriyor. Artık sadece doktor ve eczacılarda değil, tüketiciler düzeyinde bile bu konular biliniyor ve tercih sebebi oluyor.
Omega-3 ürünlerinize IFOS kalite onayı almıştınız. IFOS onayı almanın kriterleri neler?
IFOS Kalite Onayı, Omega-3 ürünleri için “olmazsa olmaz” denebilecek önemde bir kalite onayıdır. 2007 yılından itibaren EFA ürünlerinin her serisi IFOS tarafından test edilmektedir. Bu açıdan ülkemizde IFOS bilincini oluşturan firma Sifar İlaçları. Biliyorsunuz denizlerdeki kirliliğin artmasından dolayı deniz ürünlerinde tehlikeli oranlarda kimyasal atık, cıva ve ağır metal bulunabiliyor. Aynı tehlike yeterince saf olmayan balık yağı ürünlerinde de mevcut. Omega-3 ürünlerini hayat boyu kullanmamız tavsiye edildiği için, saf olmayan ürünleri kullanmak vücudumuzda tehlikeli oranda ağır metal ve cıva birikimine yol açabilir. Bu sebepten yola çıkarak Kanada merkezli IFOS (International Fish Oil Standarts) Programı, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından belirlenen test kriterlerine göre Omega-3 ürünlerini yüksek saflık, konsantrasyon, oksidasyon ve belirtilen Omega-3 kriterlerine uygunluk alanlarında test eden bağımsız bir programdır.
Sifar İlaçları aynı zamanda GOED Omega-3 üyesi. Bu kuruluşun görevleri neler?
Omega-3 içerikli ürünlerimizin yüksek kalitesi ile 2006 yılında GOED Omega-3 organizasyonuna kurucu üye olarak kabul edildi ve bu organizasyondaki ilk Türk firması oldu. GOED Omega-3 (Global Organization for EPA and DHA Omega-3), Dünya’da Omega-3 üzerine kurulmuş tek organizasyondur. Merkezi Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan organizasyonun ana kuruluş amacı Omega-3 pazarındaki çok sayıda düşük kaliteli ürüne karşı kalite standartlarını belirlemek ve Dünya çapında Omega-3 bilincini artırmaktır.
Bir başka yenilikçi ürününüz de CoEnzQH. Bu ürün hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
CoQ10 son zamanlarda üzerinde en çok araştırmalar yapılan ürünlerden bir tanesi. Kalp sağlığı, cilt güzelliği, hücresel enerji gibi farklı alanlarda faydaları var. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli noktalar var. Standart CoQ10 ürünleri alındığında, vücudumuz çeşitli enzimler sayesinde bundan bir fayda sağlıyor. Ancak maalesef 40 yaşından sonra vücudumuzdaki bu enzimler hızla azalmaya başladığı için, vücudumuz standart CoQ10 ürünlerinden yeterince fayda sağlayamıyor. New Life CoEnzQH ürünümüzde, CoQ10’in aktif formu olan Ubiquinol bulunmaktadır. Böylece vücudumuz herhangi bir enzim işlemine gerek duymadan üründen fayda görebiliyor. Araştırmalar, ubiquinol formundaki ürünlerin, standart CoQ10 ürünlerine göre 4 kat fazla emildiğini gösteriyor. Türkiye’de ubiquinol formdaki tek ürün CoEnzQH.
Türkiye’deki ilk sprey vitamin olan Nano Ditamin3’ü piyasaya sundunuz. Talepler nasıl?
Her ne kadar güneşli bir ülkede yaşasak da, yapılan araştırmalar ülkemizdeki D vitamini eksikliğinin %90 seviyelerinde olduğunu gösteriyor. Bu konudaki bilinç son yıllarda çok artmaya başladı. Eskiden D vitamini sadece kemik sağlığı için kullanılıyordu. Oysa yapılan araştırmalar D vitamini eksikliğinin vücutta birçok hastalığa temel oluşturabileceğini gösterdi. Bu sebepten dolayı artık insanlar günlük D vitamini ihtiyaçlarını karşılamak istiyorlar. Nano Ditamin3 bu konuda tüketicilere ideal bir çözüm sunuyor. Dilaltı sprey formu sayesinde kullanımı çok kolay. Her fıss 500 ünite D vitamini içeriyor. Dolayısıyla çocuklardan yaşlılara kadar herkes kendi ihtiyacına göre 1-3 fıss arası kullanarak günlük D vitamini ihtiyacını karşılayabiliyor. Ayrıca ürünün nanoteknolojik formda üretilmiş olması da emilim ve etkinlik konusunda avantaj sağlıyor.
Son yıllarda besin destek ürünleri alanının en önemli buluşlarından biri olarak kabul edilen New Life Mena K2 pazarda nasıl bir yer edindi?
2010 yılında Mena K2’yi piyasaya sunduğumuzda; Türkiye’deki K2 vitamini bilinci yok denecek kadar azdı. 5 senelik çalışmalarımız sonucunda bu bilincin çok arttığını görüyoruz. Ancak hala olması gereken yerin uzağındayız. Bildiğiniz gibi K2 vitaminin başlıca görevi kalsiyumun kemiklerdeki emilimini artırmak ve aynı zamanda damarlardaki kalsiyum birikimini engellemek. Dolayısıyla bir bakıma her kalsiyum takviyesi kullanan kişinin K2 vitamini almasında fayda var. Kalsiyum pazarının büyüklüğüne baktığımızda, Mena K2’nin geleceğinin çok parlak olacağına eminiz.
Piyasaya sunacağınız yeni ürünleriniz var mı?
Pek tabii ki piyasaya yeni ürünler sunmak istiyoruz. Tarım Bakanlığı’nın uygulamalarından dolayı son 1 yıldır piyasaya yeni ürün vermek bir hayli zorlaştı. Dikkat ederseniz bütün firmaların yeni ürünlerinde azalma oldu. Ancak bu sıkıntıların kısa sürede aşılacağını düşünüyorum. 2016 yılından itibaren tekrardan pazara yenilikçi ürünler çıkartacağız.
Sifar İlaçları olarak hedefleriniz neler?
Günümüzün yaşam ve beslenme koşullarından dolayı artık besin destekleri kullanmak bir bakıma şart gibi duruyor. Sifar İlaçları olarak hedefimiz, sağlığın korunması için en önemli rolü oynayan ürün gruplarında Dünya’da üretilen en iyi ürünleri sunmak. Bunun için sürekli olarak yurtdışındaki gelişmeleri takip edip, New Life markasına yakışır ürünler bulmaya çalışıyoruz. Eskiden insanlar bu tarz ürünleri yurtdışına çıktıklarında bolca alıp geliyorlardı. Son zamanlarda eczacılarımızdan duyuyoruz ki, uzun süre yurtdışına gidecek olan tüketicilerimiz gitmeden önce ürünlerimizden bolca alıp gidiyorlar. Bu da bizim doğru yolda olduğumuzun en büyük kanıtı.