Aslında bunun tek bir cevabı yok. Son yıllarda genetik bilimi bize, kahvedeki kafeine bireysel yanıtların farklı olduğunu ve genlerimizdeki bazı değişikliklerin (gen nokta mutasyonları) buna sebep olduğunu gösteriyor. Organizmanın kafeini hızlı veya yavaş metabolize etmesi bu genetik cevaplar sonucudur. Şu anki teknolojiyle bu testi yapabiliyoruz. Siz de genlerinizin kahveye olan cevabını öğrenebilirsiniz. Özetle, günün her saati kahve içip rahatsız olmayan kişilerin yanında, bir fincan kahve ile çarpıntı şikayeti olanlar da var. Böyle kişiler kahve tüketimini kesinlikle sınırlandırmalı.
Aslında kahve içerdiği kuvvetli uyarıcı kafeinin yanında polifenol denilen kuvvetli antioksidan etkide sağlıklı bileşiklere de sahip. Önemli bir antioksidan Klorojenik asit yanında B3, B5 vitaminleri Magnezyum kaynağıdır. Literatürde kahvenin yararını ortaya çıkaran birçok çalışma var.

İçerikteki kafein; enerjinizi arttırır, modu yükseltir
Kafein % 3-11 oranda metabolizmayı hızlandırır. Yağ yakımını %10 oranında arttırabilir. Zayıflamanızı sağlar. Hem yağ asitlerini serbestleştirerek hem de adrenalin salınımını sağlayarak fiziksel performansınızı arttırır. Sizi daha dinç yapar. Sporcuların antrenman / yarış öncesi tüketme sebebidir. Tüm kahve içeriği Alzheimer ve demans riskini azaltıcı etkide olabiliyor. Karaciğerinizi korur. Hatta kalın bağırsak ve karaciğer kanseri riskini azaltır. Kahve içenlerde insülin direnci ve Tip-2 diyabet riski azalır. Bunu %23-50 arasında belirten makaleler var. Fakat en güçlü makale yaklaşık 458 bin kişi dahil edilen bir meta-analiz. Bu çalışmada; günlük bir fincan kahvenin %7 oranında Tip-2 diyabeti azalttığı belirtilmiş.
Alzheimer; En sık nörodejeneratif hastalıklardan ve bunamaya yol açıyor. 65 yaşın üstündekileri genelde etkileyen, kesin tedavisi olmayan bir hastalık. Bazı çalışmalarda kahve içmenin %65 riski düşürdüğü belirtiliyor. Kahve içenlerin, parkinson olma riskinin de %32-60 düştüğü bildirilmiş. Harvard’da yapılan bir çalışmada günde 4 kupa veya daha çok kahve içen kadınlarda %20 daha az depresyon riski bulunmuş. 208 bin kişilik başka bir çalışma; günde 4 kupa veya daha çok kahve içenlerde intihar %53 oranında azalır sonucunu veriyor.
Kahvenin tansiyonu yükselttiği iddiası soruluyor. Bununla ilgili yayınlar da var. Sadece 3-4 mm/Hg yükseltebilir. Çok önemli bir oran değil, zaten içmeye devam edenlerde normale döner; hatta kahve kalp sağlığını destekler deniliyor. Kahve içenlerde inme (stroke) riski %20 azalır. Son olarak 2022 yılında Avrupa Önleyici Kardiyoloji Dergisi’nde (ESC) yayınlanan bir araştırmaya göre, günde iki ila üç fincan kahve içmek, kahveden uzak durmaya kıyasla daha uzun bir yaşam süresi ve daha düşük kardiyovasküler hastalık riski ile bağlantılı bulunmuş. Yani koroner kalp hastalığı, konjestif kalp yetmezliği ve iskemik inme gibi riskleri düşürebiliyor. Bu çıktının öğütülmüş, hazır ve kafeinsiz kahve çeşitleri için geçerli olduğunu ekleyelim.
Kahve içmek kanser riskini etkiler mi?
Son araştırmalar, kahvenin baş ve boyun, kolorektal, meme ve karaciğer kanseri dahil olmak üzere çeşitli kanser türlerinin riskini azaltabileceğini bulmuştur, ancak kahvenin potansiyel faydalı etkileri tam olarak anlaşılmamıştır. Kavrulmuş (orta) kahvede kafein, flavonoidler, lignanlar ve diğer polifenoller dahil olmak üzere yüzlerce biyolojik olarak aktif bileşiklerin enerji tüketimini arttırdığı, hücresel hasarı engellediği, DNA onarımında yer alan genleri düzenlediği, antiinflamatuar özelliklere sahip olduğu ve/veya metastazı engellediği gösterilmiştir. Ayrıca kahve tüketiminin daha düşük insülin direnci ve tip 2 diyabet riskiyle ilişkili olduğuna dair kanıtlar da vardır; bunlar da daha yüksek kolorektal, karaciğer, meme ve endometriyal kanser insidansı ve/veya mortalite riskleriyle bağlantılıdır.
490 bin kişilik çalışma; günde 4-5 fincan kahve, bağırsak kanserini %15 oranında azaltır diyor. Kahve içenlerde yine karaciğer kanseri %40 oranda azalıyor. Kahve aynı zamanda gıdanın bağırsaklarda kalma süresini ve kanserojenlerin karaciğer metabolizmasını da etkiler; bu da bazı sindirim sistemi kanserleri riskinin azalmasına katkıda bulunabilir.
Peki hangi kahve?
İçinde krema, şeker, aroma, süt tozu gibi katkılar olmayan, ham çekirdekten öğütülmüş ve çok kavrulmamış kahve tüketilmesi öneriliyor. Filtre kahve, Türk kahvesi, espresso gibi. Kahve çekirdeklerinin çok kavrulması klorojenik asit başta önemli polifenolik yapıda antioksidanların kaybına hatta vücut için zararlı bir yapıya geçmesine sebep olur. Kahve (aslında kafein) bir sinir sistemi uyarıcısıdır, yani yerine göre ilaç denebilir. Bu yüzden dozu önemli! Kendinize en uygun doz ve içim zamanını belirleyebilir, genetiğinizin kafein cevabını öğrenebilirsiniz.

Kaynaklar:
- Chieng D, Canovas R, Segan L, et al. The impact of coffee subtypes on incident cardiovascular disease, arrhythmias, and mortality: long-term outcomes from the UK Biobank. Eur J Prev Cardiol. 2022.
- Lucas, Michel et al. “Coffee, caffeine, and risk of depression among women.” Archives of internal medicine vol. 171,17 (2011)
- American Cancer Society