Değerli dostlar, öncelikle ve içten bir merhaba sizlere. Diliyorum ki dilediğiniz her şeye ulaşma yolundaki enerjiniz katlanarak artıyor ve sizi dilediğiniz hedefe doğru adım adım götürüyordur.
Uzun yıllardır sektör dergilerinde ve profesyonel mecralarda kalemimden geldiğince sizlere çeşitli konularda bilgiler sunmaya çalışıyorum. Bunların yazıların çoğunluğu gerçek hayattan kesitler içerdiği gibi, bazıları da teorik ve ansiklopedik bilgiler içeriyorlar. Özellikle bu ikiliyi dengeli tutmaya çalışıyorum ki, ne sizler her yazımda benim hayatımı dinleyin, ne de ben sizlere her seferinde bir öğretmen edasıyla bir şeyler öğretmeye çalışayım.
Açıkçası bu yazımın başlığını okuyunca hemen aklınızdan “Yine mi hedefler, yine mi başarıya ulaşmanın yolları, hep aynı şeyleri anlatıp duruyor bu adam” diye geçtiğini okur/duyar gibiyim bir müneccim olmasam da. Ben bugün aslında yazımı çok değer verdiğim 3 atasözü/özlü söz üzerine kurguladım:
“Başarısızlık, başarıdan daha çok şey öğretir.”
“Hayatta bir tek başarısızlık vardır, o da denememektir.”
“Uzun yolculuklar tek bir adımla başlar.”
Bu üç sözü, özellikle anlamsal veya kronolojik olarak sıraya koymadım. Ama eminim ki bu üç söze baktığınız anda hemen aklınıza her söz için bir sözcük gelecektir. Dilerseniz size 30 saniye süre vereyim ve siz her bir cümle için aklınıza gelen bir sözcük bulun ve bir kenara not edin. Benim sözcüklerim sırasıyla:
- Öğrenmek
- Denemek
- Başlamak
Aslında bunları sıraya dizmiş olsaydım başlamak, denemek ve öğrenmek sıralaması uygun gibi görünüyordu gözüme. Belki denemek ile başlamak sözcüklerinin yerini bile değiştirebilirdim.
Şimdi gelelim asıl konumuza. Bir bebek düşünün emekliyor ama henüz yürüyemiyor. Önce ufak ufak ayağa kakmalar başlıyor, bunu yaparken defalarca ama defalarca düşüyor. Peki bu bebeğimiz “ben düştüm, yürümekten vazgeçiyorum mu diyor?” Tabii ki, hayır her düşüşünde azimle, yılmadan, bıkmadan, usanmadan tekrar ayağa kalkmak için çaba gösteriyor. Peki her düşüşünde bu bebek başarısız mı oluyor sizce? Koskocaman bir hayır, başarısız olmuyor, öğreniyor. Başarısız olsaydı ve vazgeçseydi şu anda milyarlarca insan hâlâ emekliyor olurdu. Peki bebeğimizi ayağa kalkma hedefine ulaştıran motivasyon nedir? Cevabı çok basit: Bebeklerde henüz önyargı gelişmediği için hiçbir bebek düştüğü zaman ben yürüyemeyeceğim diye düşünmüyor da ondan. Demek ki bebeğimiz deniyor, hedefine ulaşamadığı zaman tekrar deniyor, her seferinde farklı bir şey öğrenerek en sonunda nihai hedefine varıyor. Dolayısıyla yüzlerce kez düşmesine rağmen en sonunda hedefine ulaşıyor ve sonra kendine yeni hedefler bularak öğrenme sürecini sürdürüyor.
Peki biz yetişkinleri farklı kılan ne? Neden bizler başarısız olamıyoruz, ya da başarısız olmayı içselleştiremiyoruz. Sebebi çok basit. Çünkü biz başarı yolculuğunun tadını çıkartmak ve başarısızlık durumlarında ders almak yerine, tekrar aynı şeyi deniyoruz bu da aynı sonuca ulaşmamıza neden oluyor. Başarısızlık durumlarında “neyi daha iyi yapabilirdik/yapabiliriz?” diye sormak yerine dövünüp duruyoruz.
Başarı gibi başarısızlık da insani ve doğal bir süreçtir. Etrafınızda gördüğünüz ve günlük hayatınızda kullandığınız icatları tamamı yüzlerce başarısız denemenin ardından bugünkü hallerine ulaşmışlardır.
Aslında çok basit bir formülü var başarının. Şaka yapıyorum tabii ki size başarının formülünü veremem, ama başarısızlığın formülünü verebilirim. O da herkesi mutlu etmeye çalışmak.
Başarısız olmak öğretici bir süreçtir ve herkesin başarısız olmaya hakkı vardır. Çünkü başarısızlığın aslında başarının bir türevi olduğu felsefi yaklaşımlar da bulunmaktadır.
Peki adımı attınız, başladınız, denediniz ama olmadı. Ne yapacaksınız?
Çayı koyup yeniden başlayacaksınız.
Sevgiyle kalın.