Ecz. Gülay Güleşce VAROL
Homeopatın binlerce remedi arasından hastasının benzer remedisini bulup çıkarabilmesi için hastanın dünyasına girip onu tam anlamıyla hissetmesi, tanıması gerekir.
Bir önceki yazımda remedilerin büyülü dünyasına şöyle bir adım attık. İlerleyen günlerde büyülü dünyanın kapısını dönem dönem aralayıp seyahatimize devam edeceğiz inşallah. Bu yazımda, büyülü dünyadaki remedilerden hastayı tedavi edecek benzer remedisini bulabilmek için bizi bu remediye götürecek yoldan; yani homeopatik anamnezden bahsetmek istiyorum.
Homeopati’de hastanın similimum yani benzer remedisini buldugunuz an tam tedavi olur. Hastanın benzer remedisini bulabilmek için de hastayı çok iyi tanımak, hissetmek, anlamak yani doğru ve tam bir anamnez almak gerekir. Hastadan alınan herbir bilgi bir fırça darebesi gibidir. Fırça darbeleriyle ortaya çıkan tam benzer bir resim bizi benzer remediye götüren en doğru yoldur. Bu anlamda tarafsız, önyargısız alınan, hissedilen, gözlemlenen bilgiler dahilinde ortaya bir resim çıkarılmasına homeopatik anamnez denir.
Homeopatik anamneze başlamadan önce homeopatın kendini homeopatik görüşme için hazırlaması gerekir. Hastanın doğru resmini çıkarabilmesi için homeopatın sakin, huzurlu, önyargısız, zihni duru bir şekilde anamneze başlaması gerekir. Bunu sağlayabilmek için her homeopatın farklı metodları olabilir: Bu bir müzik dinleme, bir yürüyüş, biraz kendi ile başbaşa kalma, temiz hava alma gibi pek çok metot olabilir.
Bu aşamadan sonra homeopat anamneze tıpkı klasik tıpda olduğu gibi hastanın genel bilgilerini almakla başlar. Adı soyadı, doğum tarihi, mesleği, kardeş sayısı, geçirmiş olduğu hastalıklar, varsa ailedeki kalıtsal hastalıklar, bayan ise adet düzeni, kullandığı ilaçlar, vs.
Daha sonra hastanın semptomlarına geçilir. En önemli semptomundan başlayarak baştan aşağı önemliden önemsize, sondan başa, tek tek semptomlar belirlenir. Bu semptomların başlama zamanı, nasıl başladığı, ne sıklıkla ve ne şiddette tekrar ettiği tesbit edilmeye çalışılır.
Homeopatide modalite dediğimiz hastanın semptomlarına iyi ya da kötü gelen herşey çok önemlidir ki burda kötü gelenler ön plandadır. Klasik tıbbın belki de hiç üzerinde durmadığı bu konular homeopatide homeopatı doğru remediye götüren çok değerli bilgilerdir. Hastanın semptomlarının hangi saatlerde kötüleştiği, hangi yiyeceğin ya da içeceğin iyi ya da kötü geldiği, hangi yöne yatmanın hastayı nasıl etkiledği gibi pekçok durum yani modalitelerin toplamı çok öenmlidir.
Önemli olan diğer bir konu causa dediğimiz hastalığın başlama nedenidir. Hastalık bir üzüntü, hayal kırıklığı, yakınını kaybetme, şok, travma ya da sevinç sonrası mı oluştu? Nasıl ve ne zaman başladı? Bunlar da homeopatik anamnezde çok önemli konulardır.
Homeopatın binlerce remedi arasından hastasının benzer remedisini bulup çıkarabilmesi için hastanın dünyasına girip onu tam anlamıyla hissetmesi, tanıması gerekir. Bu homeopatinin sanat kısmıdır. Hastanın daha odaya girip oturmasındaki ilk izlenimlerden çok kıymetli bilgiler elde edilebilir. Hastanın oturmak için tercih ettiği yer, koltukta nasıl oturduğu, konuşurken ki heyacanı, hastalığını nasıl anlattığı, giyim tarzı, tercih ettiği renkler, vurguladığı konular kısacası hastaya ait herşey ama herşey çok kıymetlidir. Bu kıymetli bilgileri toplamak için de iyi bir gözlemci, usta bir sanatçı olmak gerekir.
Usta bir sanatçı fırçası ile hastanın resmini tam, benzer şekilde ortaya çıkarabilmişse; remedilerin büyülü dunyasına girip hastanın benzer remedisini bulup hastaya sunduğunda şifa yolculuğunda iyileşme mucizeleri başlamış olur. Sevgiyle…