Fikret KÜÇÜKKOYUNCU yazdı…
İş hayatında hepimizin birçok ruh haline büründüğümüzü biliyoruz. Bazen gerçekten can sıkıntısı ve “benim ne işim var burada” ruh hali, bazen de yoğun endişe, kaygı, korku halleri.
Geçen yazımda iş yerinde motivasyon ile ilgili ünlü yazar Daniel Pink’in yeni nesil motivasyon teorisine değinmiştim. Bu teoride günümüz dünyasında özellikle yaratıcılık ve kendinden bir şey eklenmesi gereken konularda işlerde ceza ve ödül gibi klasik kabul edilen motivasyon araçlarından çok, iç motivasyonun çok ciddi bir önemli olduğunu anlatmıştım. İçsel motivasyonun ise 3 bileşeni olduğunu belirtmiş ve işe anlam yüklemenin önemine ve özerkliğe değinmiştim.
- Özerklik
- Amaç/Anlam
- Ustalık/Uzmanlık
Şimdi ise Ustalık/Uzmanlık konusunu biraz açalım.
Ustalık/Uzmanlık
İş hayatında hepimizin birçok ruh haline büründüğümüzü biliyoruz. Bazen gerçekten can sıkıntısı ve “benim ne işim var burada” ruh hali, bazen de yoğun endişe, kaygı, korku halleri. Peki bunların neden kaynaklandığını biliyor muyuz? Neden böyle hissediyoruz? Altındaki bilimsel temel nedir?
İşte burada psikoloji dünyasından bilimsel bir çalışma ile ortaya konulmuş bir araştırmadan bahsedeceğim.
1970’lere kadar psikoloji bilimi, sorunlu insanların ruh hallerini (şizofren, bipolar vs gibi) bir bilim dalıydı. Ancak 1970’lerde şöyle bir akım başladı, biz neden sadece sorunlu insanları inceliyoruz? Acaba normal insanların hayattaki mutluluğunu ve başarısını belirleyen bazı evrensel faktörler ya da durumlar var mıdır?
Akış Teorisi
İşte bu akımın adı Pozitif Psikoloji idi. Ve bunun en önemli temsilcilerinden Mihaly Chiskszentmihalyi insanların mutluluğunun bir formülü olup olmadığını araştırmak için yola çıkmıştır ve dünyaca ünlü AKIŞ teorisini ortaya atmıştır. “Deneyimsel Örneklem Metodu” ile metodu ile binlerce insana çağrı cihazı dağıtılmış, aylar boyunca günde 8 kez bu cihaz çaldığında 3 soruya cevap vermesi istenmiştir. Bu araştırma sonucunda insanların hangi durumlarda hangi ruh hallerinde olduğu tespit edilmiştir.
Araştırma sonucu; Zamanın herhangi bir noktasında, başınızdaki işlerin zorluk dereceleri, sizin o andaki yeteneklerinize uygun düzeyde ise, işte siz de akıştaşınız yani mutlusunuz demektir. Yani karşılaştığınız zorluklarda onunla mücadele edecek becerileriniz henüz gelişmiş değilse panik, kaygı, korku ruh halleri yaşanırken ve bu durumlardan kaçma ve reddetme davranışı sergilerken; beceriniz yüksek olduğu ve zorluk derecesi pek yüksek olmayan yani size göre kolay işlerde de can sıkıntısı ruh hali ortaya çıkmaktadır. İşte bunun en doğru kesiştiği her an mutlusunuzdur demektir.
Bu da demek oluyor ki; bir konuda endişe ve kaygılı isek ya zorluk derecesini düşürerek tekrar denemek gerekir. Ya da sabrederek becerilerimizi geliştirerek işi yapmaya devam ettiğimizde artık beceri ile zorluk eşitlendiğinde işten keyif almaya başlarız.
Öte yandan, yaptığımız işe bize tat vermiyor veya canımız sıkılıyorsa, zorluk derecesini artıran bir şey bulmalıyız, kendimiz için yani. Buna da iş geliştirme diyoruz zaten.
Peki bunun ustalıkla ne ilgili var?
Bu teoride zorluk ve becerinin eşitlendiği OPTİMAL durumlarda müthiş bir odaklanma, zaman kavramının kaybolması, sürekli bir geribildirim (yapılan işin sonuçlarını görme) gibi kavramlar ortaya çıkmaktadır. Bu sadece mutlu etmekle kalmaz, hep daha iyisine teşvik eder, siz daha iyi oldukça daha çok zorluk istersiniz yoksa canınız sıkılır. Daha çok zorluk ile daha iyi becerilerin sonu işte sizi ustalığa taşımaya başlar.
Aslında Ustalığa hiç ulaşamazsınız, çünkü bu kavram kendi içinde ulaşılmazdır. Hep öğrenecek ve geliştirecek bir şey vardır. O yüzden ustalık bir asimptottur. Yani Bir eğrinin yaklaştığı ama asla ulaşamadığı bir çizgidir.
Akış teorisinin hedef bir sonuca ulaşmak değildir. Mutluluk ve ustalığa giden yol sürece odaklanmaktan, andan keyif almaktan, sürekli kendini geliştirmekten geçer.
Akış yerinde saymanın düşmanıdır. Hep aynı yetenekle, hep aynı işleri yapmanın bir süre sonra insana mutluluk vermeyeceği; insanın yolculuktan ve ilerlemekten daha büyük keyif alacağı konusu bilimsel bir gerçektir diyebiliriz.
Şimdilik bu kadar
Görüşmek üzere…