Ecz. Veysel DEMİRCİ
Hatadan dönmek de hata yapmak kadar insana mahsustur. Hatada ısrar ve görmezden gelmek ise şeytana… (Errare humanum est, perseverare diabolicum).
Türkiye’de eczacılık son 10 yıldır kriz sendromu yaşıyor. Kriz nedir diye başlayalım? Kriz; buhran, bunalım, tehdit, tehlike gerilim hali. Genelde önlem alınmakta geç kalınan olumsuz bir durum. Olumsuz bir kelime olmasına rağmen bazı örgütler için yarattığı fırsatlar açısından olumlu sonuçlar doğurabilir. Kriz döneminin en belirgin ve gerilim yaratıcı özelliği ise “belirsizliktir”.
Gerçi eczacılığın krizi birden, ansızın, beklenmedik bir anda çıkmadı. Korkulanlar geliyorum diye diye geldi…
Ne yapmalı?
Ne yapmamalı?
Krizi ne yapmalı da adam gibi yönetmeli, olumsuzluğu fırsata dönüştürmeli?
Krizi, adam gibi yönetip güçlenerek çıkanlara iki taze örnek verebiliriz. Ne alakası var, böyle örnek hiç olur mu demeyin lütfen.
İki büyük marka sadece yaklaşımlarıyla markalarını içine düştükleri çıkmazdan kurtardılar. Hiç de geri adım atmadan… Biri, Toyota… Japon otomobil markası, Türkiye’de geçmiş yıllarda bazı araçlarını geri çağırmıştı. Aslında bu tam bir “geri çağırma” değildi. Dünyada 7 milyon bizde ise 50 bin kadar aracı ilgilendiren bir açıklamaya göre, elektrikli cam aksamında yağlamada bir sorun olabilirmiş. O nedenle araçları “ücretsiz” olarak servise alıp kontrol edeceklerdi.
Mükemmel bir kriz iletişimi. Daha önce de bazı araçları geri çağırmış olan Toyota bu işten de güçlenerek çıktı.
Diğer kriz iletişiminin muhatabı da Samsung…
Tasarım benzerliği, patent ihlali gibi konular yüzünden ABD’nin Kaliforniya eyaletinde Samsung’a karşı dava açan Apple, uzun bir süre devam eden davayı sonunda kazandı. Mahkeme, Samsung’u patent ihlalleri konusunda haksız buldu. Apple’ın ise Samsung’a ait hiçbir patenti ihlal etmediğine karar verdi.
Neticede Samsung’un Apple’a ihlaller nedeni ile 1.049.343.540 dolar ceza ödemesine hükmedildi. Samsung cephesi kararı “ABD’li tüketicilerin kaybı!” olarak yorumlarken, Apple hisseleri tavan yaptı.
Samsung bu işten çok mu zararlı çıktı? Hayır; tam tersine. Satışlarında da itibarında da bir hasar yok… Ne Apple’a saldırdı, ne de onun yöneticilerini aşağılayan laflar etti… Sadece hukukun tecellisini izledi. Gereğini yaptı. Bu sayede tüm hedef kitlenin Apple’ın pek çok işini Samsung’a yaptırdığının iyice öğrenilmesini de sağladı…
Velhasıl kriz anında kafayı kuma gömmedi Samsung.
Örneklerin öznesi olan ticari örgütlerin dev global işletmeler olmasına ve krizlerinin bizim krizimizle benzeşmemesine takılmayalım, bu krizi aşmadaki tutumlarına bakalım…
Birinci örnekte Toyota hatasını kabul etti, hatasında ısrar etmedi, böylece krizden markasını güçlendirerek çıktı.
Biz eczacılar birey olsun, meslek örgütlerimizle olsun, sivil toplum örgütlerimizle olsun bir kez dahi hatamızı kabul etmedik, hatalarımızda ısrar ettik ve düzeltmeye dönük hiç geri çağırma yapmadık.
İkinci örnekte ise Samsung ağır mı ağır bir maddi kayıp vermesine rağmen bu sonuç üzerinden rakibine saldırmamış, sonucu izlemiş ve bir çatışma dili kullanmaksızın krizi lehine çevirmiştir.
Kafamızı kuma gömmenin bir yararı yok. Kriz dönemlerinde yeni koşullar ve kurallar geçerlidir, bilinen çözümler ise geçerliliğini kaybeder.
Son krizimiz reçetesiz ilaç satışını engellemekte olan yeni yönetmelik ve öncelikli olarak devreye sokulan ‘’antibiyotiklerde reçetesiz satışın durdurulması çalışmaları. Bu yönde İlçe Sağlık Müdürlükleri ‘’akılcı ilaç kullanımı’’ seminerleri düzenliyor ve bu konuda kararlı olduklarını fiili olarak vurguluyorlar. Yine istemezük sesleri yükseliyor biz eczacılardan. Yine akılcı kriz yönetiminde ıskalıyoruz. Yürütmenin kararlarında uygulama iradesi varsa bunun önünde durulamayacağını görmemiz gerekir. Kanıtımsa, bunun sağlıkta dönüşüm programının devreye girdiği tarihten beri 10 yıldır hep böyle olduğu gerçeğidir. O halde B planlarımızı ortaya koymalı farklı çözüm yollarını tartışmalıyız. Bu işin sadece antibiyotiklerle sınırlı kalmayacağını da bilerek…
Reçetesiz ilaç satışına karşı çıkmak gibi kabul edilemez bir tavır yerine sağlıklı kalmayı, sağlıklı yaşamı güçlendirmeyi, tedavi kalitesini artırmak için sağlık danışmanlığımızı etkinleştirmeyi, destekleyici besinleri etkin olarak konumlandırmayı konuşmalı, krizimizi bu yaklaşım üzerinden fırsata dönüştürmeyi hedeflememiz gerekir.
Yıllardır çoğunluğun arzusu yönünde refleksler gösterdik. Çokluk, farklı ve yeni şeyler ortaya koymak gibi bir seçeneğimiz olmadı. Kafamızı kuma gömdük, istisnalarımız olmak üzere.
Çoğunluğun arzularına uyarak farklı ve yeni şeyler ortaya koymak kesin olarak mümkün olmayacaktır.