Her şeyin hızla değiştiği günümüzde yeniliklere ve yeni stratejilere hâkim ve açık olanlar söz sahibi olabilmektedirler ancak.
Shakespear’in üç kelimede özetlediği ifadesi ile yaklaşılmalı satış meselesine…
Sahanın zorluklarına göğüs gerip, mücadele etmek mi, yoksa bırakıp gitmek mi?
Satmak; işte bütün mesele bu…
Satmak veya satmamak…
Ve yine unutulmamalı ki satabildiğimiz kadar varız…
Malumunuz; Satma işi de hayatın diğer her alanında olduğu gibi bilgiye muhtaç…
Bilebildiğin kadar başarılı olursun, o bilgiyi sindirebildiğin kadar tuttuğunu koparırsın…
Ne satıyor olursak olalım, kâh limon, kâh inşaat malzemesi, kâh bir ilaç…
Sattığımız şeyi iyi tanımalıyız.
Ne kadar çok tanırsak, o kadar artacaktır satış isteğimiz ve arzumuz.
Ürünü sahiplenmemizin de aynı oranda arttığını görürüz zaman içinde…
Ürüne hâkim olmamız, ürüne olan inancımızın artmasına sebep olur, ürünle bütünleştiğimizi hissederiz.
Ürün konusunda kısıtlı bilgiye sahip olan bir satışçının üründen soğuması ve ona olan inancını kaybetmesi an meselesidir.
İnanç olmayınca hiç bir şey olmayacağı, olamayacağı gibi…
Satışta olmaz… Çok satış asla olamaz…
Saha içinde karşılaşılan sorunlara, cevaplara annemizin kızlık soyadının ilk harfi gibi kolayca cevap verebilmeliyiz. Verebilmeliyiz ki, muhatabımız olan müşterimizin bize olan güveni artsın.
Ki bu kabiliyet aynı zamanda bize de ayrı bir özgüven sağlayıp, cesaret verecektir…
Bu, satmak veya satmamak noktasındaki en önemli unsurdur.
Ürününe vâkıf bir satıcının kendine duyduğu özgüven ve cesaret müşterinin güveni ile birleştiğinde satış işi artık çantada keklik, elde birdir…
Uzun vade de sahada muzafferiyet getirir. Ve biz bunun farkına nece sonra varırız.
Eğitildiğimiz kadar satarız
Her daim eğitiliyor olmalıyız.
İyi bir satışçı olmanın birinci gerek-şartı, eğitime eğilimli olmaktır.
Bilgi; başımızın tacı, sahada yaşadığımız sancıların ilacıdır.
En iyi satışçılar en iyi eğitilmiş ve kendini en iyi eğitmiş olanlardır.
Başarılı satışçının küfesinde hep bir B planı bulunmalıdır.
Başı sıkıştığında, kullanabileceği…
Günümüzde ticaret çok değiştiği gibi, satışlarda değişmekte malumunuz.
Geleneksel satış sistemleriyle direnmek, ayakta kalmaya çalışmak komik duruma düşürür çoğu zaman bizleri…
Her şeyin hızla değiştiği günümüzde yeniliklere ve yeni stratejilere hâkim ve açık olanlar söz sahibi olabilmektedirler ancak.
Fiyatı fırsat bilen zarardadır
Bir satışçının başvuracağı en son nokta fiyat olmalıdır aslında.
Fiyatını üzerine basa basa dillendiren satışçının oku hedefini birkaç kez bulsa da. Ertesinde hep karavana olacaktır. Bu sebeple satışçı bilmelidir ki;
O elindeki son koz ve aslında oynanmaması gereken kozdur.
Rekabetin iliklerimize kadar hissedildiği günümüzde, rakiplerimize fiyatımız ile üstünlük kurmaya çalışmak belki anı kurtaracaktır.
Fakat uzun süreçte külfet hanemize yazılacaktır.
Zira artık az iş çok kazanç devri değildir. Güncellenmiş hali ile çok iş, azdan biraz çok kazanç devridir.
Sürüme dayalı, sirkülasyona endeksli bir ticari hayat var artık.
Hukuka, dostluğa dayalı ticaret anlayışı bir yere kadar, o da bu yere kadar.
Memnun etmeyen, memnun olamaz.
Yüzümüzün gülmesini istiyorsak yüz güldürebilmeliyiz.
Yani başta dediğim gibi satabildiğimiz kadar varız.
Hepimize bol satışlar dilerim.
Kalınız sağlıcakla.