Seçim zamanıdır, seçme zamanıdır, yeniden şekillenme, biçimlenme, yeniden ölçme biçme zamanıdır.
Yeni bir döneme geçiş zamanıdır.
Sıradanlaşmış, ezberlenmiş, kalıplaşmış, kutsallaşmış ne de çok şey birikti; eczacılık hayatımızda, sivil toplum kuruluşlarımızda, meslek odalarımızda, eczacılar birliğimizde. Kurtarıcı rolüne soyunanlar, kurtarılmayı bekleyenler, statükocular, değişimciler, “hasta”cılar, “müşteri”ciler, ilaç’cılar ilaçdışı’cılar, iktidar yanlıları, iktidar düşmanları, eylemciler eylem karşıtları, odalar arası kavgalar, Odalar-TEB arası kavgalar, falanca depo taraftarları, filanca depo karşıtları, etik eczacılar, etik olmayan eczacılar, birbirini rakip gören eczacılar, birbirini şikayet eden eczacılar, internetçi eczacılar, üyesine denetim adı altında baskın yapan denetçi eczacılar, muvazaacılar, zincirciler, zincir karşıtları ve daha neler neler.
Evet, bir seçime daha böyle giriyoruz. Eczacı yorgun, eczacı bitkin, eczacı mali sıkıntı içinde, eczacı şu anını okuyamıyor, eczacı geleceğini göremiyor. Eczacısı da, meslek örgütleri de nerede bir yanlış yaptık ve halen nerede yanlış yapmaya devam ediyoruz diye düşünemiyor.
Duvarın önünde neler olup bittiğini kavrayamayan eczacılar, duvarın arkasında dönen oyunları, kirli pazarlıkları nasıl görebilsin, nasıl kavrayabilsin? İlacın hastaya tek ulaşım noktası eczanedir diyen büyük kurumumuzun ulaştığı ithal ilaç cirosunu nereye koysun, nasıl anlamlandırsın?
Meslek odalarının birbiriyle, TEB’le, devlet kurumlarıyla didişmekten ve kavga etmekten üyelerinin acil, günü birlik, farklı beklentilerine zaman bulamayışını nasıl çözümlesin?
Ne sanıyorsunuz, neyin hesabını yapıyorsunuz? Yıllarca ezberlediğiniz kalıplaşmış bilgilerle her şeyi çok bildiğinizi mi sanıyorsunuz? Meslek odalarını yönetiyor olmakla eczacıdan çok daha fazla bilgili mi olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Hayır! Sorun da burada zaten. Ya bilmiyorsunuz, ya da bildiğiniz halde yapmıyorsunuz.
Oysa sizi yönetime seçen eczacının lehine ve aleyhine olan herşeyi en derinlemesine bilmekle ve uygulamakla yükümlüsünüz. Eczacı birey olarak meslek örgütü kurumsalından daha iyi biliyorsa, daha hızlı değişiyor ve gelişiyorsa, kendi geleceğini bir başına kurmaya çalışıyorsa, şapkayı önüne koyup düşünme zamanı çoktan geçiyor demektir. Yıllarca hep birilerini ya da bir yerleri öcü göstererek eczacıyı uyutmaya çalıştınız.
Eczanelere gelen seçim listelerinin dörtte üçü resimlerle ve aday listeleriyle dolu maalesef.
Kalan dörtte birlik içeriğin çoğu da kopyala yapıştır mantığıyla oluşturulmuş tekrar ve ezberlenmiş konular. Yenilik yok değişim yok, iddia yok, vizyon yok, strateji yok, planlama yok hedef yok, hayal yok.
Ne yazık! Hayal kurma yetisi köreltilmiş bir meslek grubu durumuna düştük. Yıllarca birileri bizim yerimize hayal kuruyordu nasıl olsa…
Nerede mesleğimize dair fırsat-tehdit analizleri, nerede stratejik planlama, nerede geleceğin eczacılığına dair 5 yıllık, on yıllık, 20 yıllık analizler. Nerede eczacılığın imaj, eğitim, marketing, iletişim, sosyal medya, digital teknoloji, stratejileri ve planlamaları.
Seçime son bir iki ay kala sadece listeler, asıl adaylar, yedek adaylar kim olacak kaygısıyla başlayan ve bundan öte bir özelliği olmayan hazırlıklarla giriliyor seçimlere.
Bu kısır döngüden çıkılmalı, ideolojinin ya da eş dost ilişkilerinin belirlediği liste oluşturma alışkanlığından kurtulmalı.
Bu sebeple…
Şimdi terketme zamanıdır eczacı dostlar…
Alışkanlıkları, ezberleri, basmakalıp davranışları, meslektaşlara muhalif ya da rakip gözüyle bakışları, tembelliği, değişime karşı direnmeyi terketme zamanı.
Dem bu demdir an bu andır…
Artık işe yaramayan, bize ağırlık yapan, enerjimizi tüketen bagajlarımızı boşaltma zamanıdır.
Anlamsız tartışmalara bir son verme zamanıdır. Geriye dönüp bakmadan, geleceğe yelken açma zamanıdır.
Bilmediğimizi bilerek, önceliğimizin birbirimizi anlamak olması gerektiğini bilerek ve anlayarak…
Ben kendi adıma bilmem gereken çok şeyi bilmiyorum ama uzun bir süredir olup bitenleri ANLADIĞIMI hissediyorum.
Birbirimizi anlamaya ne çok ihtiyacımız var şimdilerde…
Sahi değişimin ön şartı anlamak değil midir?
Bakın İsmet Özel 30 yıl önce ne söylemiş: “Daha gençken hiçbir şey bilmiyordum ve bilme arzusu bende büyük bir taşkınlık yaratıyordu. Şimdi herşeyi yine BİLMİYORUM, ama ANLIYORUM.”